Taşlar yerinden oynadı
Son bir haftada meydana gelen dış politik gelişmeler baş döndürücü hızda devam ediyor. ABD'nin Suriye'deki PKK'lılar için özerk yönetim tanımlaması, terör aparatları üzerinden yürüttüğü entrikalarına yeni bir boyut kazandırdı. Aynı anda F-16'ların Türkiye'ye satışına ilişkin sipariş mektuplarının onaylanması aslında Türkiye ABD ilişkileri açısından paradoksal bir durum oluşturmakta. Bu arada FETÖ içindeki güç mücadelesi ve ayrışma ayyuka çıktı. Ve tabii Dışişleri Bakanı sayın Hakan Fidan'ın Çin ziyareti ile dün İstanbul'da Gazze gündemiyle olağanüstü toplanan D-8 zirvesi. İsrail'i de unutmamak lazım. Ulusal Güvenlik Bakanının hükümetten çekilmesi beklenmekte. Görüleceği üzere çevremiz çok hareketli.
ABD SURİYE'DEKİ ENTRİKALARINA DEVAM EDİYOR
Türkiye'nin ve Türkiye ile birlikte hareket eden Suriye'deki Arap aşiretleri, Suriyeli Kürtler, Süryaniler, Türkmenler ve hatta bir kısım Nusayriler'in baskısıyla 30 Mayıs 2024 tarihinde yapılacağı açıklanan PKK'nın sözde yerel seçimlerinin önce 11 Haziran'a daha sonra da ağustos ayında belirsiz bir tarihe ertelendiği duyuruldu. İşin ilginç yanı ABD Suriye'deki bu sözde seçimlerin ertelenmesini kendisinin PKK'ya söylediğini açıkladı. Bu iyi bir şey gibi görünse de arkasından Suriye'deki PKK'yı sözde özerk yönetim olarak tanımlaması ABD'nin arka plandaki sinsi niyetini devam ettirdiğini göstermesi bakımından önemli. Elbette bu önceden yaptığı gibi PKK'nın isim değiştirmesinden başka bir şey değil. Daha terör aparatlarına Suriye'de sözde seçim bile yaptıramayanların bir özerk yönetim şeklinde PKK'yı kabul ettirebileceklerini düşünmeleri gafletten başka bir şey değildir. Fakat ABD böyledir, bir şeyi ortaya atar, tartışılmasını bir kamuoyu oluşmasını sağlamaya çalışır, nabız yoklar, yeterli tepki gösterilmezse defacto olarak, oldu bitti şeklinde kabul ettirmeye çalışır. Yerseniz!
F-16 VE ABD'NİN BÜYÜK STRATEJİSİ
Suriye'de PKK'lılara yerel seçim yaptırmada olduğu gibi ABD'nin F-16'ların Türkiye'ye satışı konusunda da acele ettiğini görüyoruz. Muhtemelen temmuz ayında imzalanacak olan nihai sözleşmeden önce sipariş mektuplarının imzalanmasıyla bu iş bitti demek yani Türkiye tamam artık bunları al manasına gelir. Nihai sözleşme öncesi Türkiye'nin yaklaşık 23 milyar dolarlık silah siparişlerinde birtakım değişiklikler yapma hakkı bulunmaktadır. Türkiye vermiş olduğu siparişlerinde değişiklik yapar mı yapmaz mı bilemem ama henüz nihai sözleşme imzalanmadı. O zaman ABD'nin bu acelesi nedir diye sormak gerekir. Tamamen politik. Sayın Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Çin ziyareti ve D-8 zirvesi Türkiye'nin doğudan kopmayacağının önemli sinyalleridir. ABD bu sinyalleri nasıl okudu bilemeyiz ama telaşa kapıldığı kesin.