Suriye'de ikinci devrim
Geçtiğimiz günlerde Suriye'nin güneyinde yer alan Suveyda kentinde Dürzi militanların Sünnilere karşı giriştiği katliamla başlayan süreç Arap aşiretlerinin Süveyda'ya operasyon yapmalarıyla kritik bir aşamaya girdi. Halen büyük oranda Arap aşiretlerinin duruma hakim olduğu ve İsrail'in desteğine rağmen Dürzi güçlerinin Golan'a doğru geri çekildikleri, güç ve mevzi kaybettikleri haberleri geliyor. 26 Kasım-08 Aralık 2024 tarihinde gerçekleşen Suriye devriminden sonra Arap aşiretleri özelinde Suriye halkının geniş katılımıyla aslında İsrail'e karşı gerçekleşen bu kolektif tepkisel silahlı hareket adeta Suriye'deki birinci devrim kadar önemli.
İSRAİL'İN AMACI SURİYEYİ PARÇALAMAK
17 Temmuz Perşembe günü Suveyda'da İsrail yanlısı Dürzi militanların kentteki Sünni Araplara saldırmasıyla tansiyon bir anda yükseldi. Suriye Ordusunun Suveyda'ya girmesiyle geçici ateşkes yapıldı ve Suriye ordu güçleri kentin güneyine çekildi. Ateşkes anlaşması gereği şehirdeki Dürzi polis güçleri düzeni sağlayacaklardı. Ancak Suriye Ordusunun şehrin dışına çıkmasını fırsat bilen Dürzi militanlar Sünni Arapların yaşadığı köylerde katliam yapmaya başladılar. Aynı gün İsrail'in de Dürzilere destek olmak için Suriye'nin başkenti Şam'daki devlet başkanlığı sarayı ve Genelkurmay karargahı dahil pek çok yeri savaş uçaklarıyla vurmasıyla gerilim had safhaya ulaştı. İsrail, bölgedeki Dürzileri kullanarak Şam'ın güneyinde bir özerk Dürzi devleti kurulmasını ve bu özerkliğin de Suriye anayasasına girmesini istiyor. Böylece Suriye'nin güneyinde defakto olarak kurulacak özerk yapı ile birlikte Suriye'nin kuzey doğusunda bulunan PKK/PYD'nin de özerk yapıya sahip olmasını amaçlıyor. Ancak bu iki gayri meşru yapının Suriye anayasasında özerk olarak tanımlanması doğal olarak Suriye'nin batısındaki Nusayrilerin de özerk olmasını tetikleyeceği için sırasıyla Nusayri, Sünni Araplar ve Türkmenlerin de içinde yer alacağı federatif Suriye'nin ortaya çıkmasına neden olur. Çünkü bir yerde devlet egemenliğinden taviz verilirse bunun önünün alınması imkansız hale gelir ve Suriye dört parçalı federatif bir yapıda zayıf ve her an tamamen parçalanmaya hazır bir duruma evrilir. Sonuçta İsrail'in tam da istediği bu. Yanı başında Türkiye'nin de desteklediği güçlü bir Suriye devleti ortaya çıkmadan Suriye'yi bu en zayıf halinde parçalamak istiyor.
İSRAİL'E KARŞI STRATEJİK AKIL DEVREDE
Suriye'nin şimdilik İsrail'e karşı koyabilecek yeterli gücü olmadığı için doğrudan Suriye ordusunun olaylara müdahalesi çok mümkün olamadı. Ancak Suriye'nin her yerinden hatta Irak, Ürdün ve Suudi Arabistan'da yaşayan Arap aşiretlerinin bir anda Suveyda'daki Dürzi militanlara karşı operasyona başlamaları sahadaki taktik dengeleri değiştirdi. İsrail dürzilere karşı bu operasyonu önlemek için bir takım küçük hava saldırıları yapsa da sonuç değişmedi. Sürece katılan Arap aşiretlerinin aynı gece ortak operasyon merkezi kurarak kolektif ve düzenli şekilde hareket etmeleri de oldukça dikkat çekiciydi. Yine aynı gün içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bölgedeki Arap ülkelerinin devlet başkanları ile görüşmesi ve Türkiye'nin ABD ile yakın temas içerisinde olması, adı konulmasa da İsrail'e karşı ortak bir koalisyon oluşmasını sağladı. İsrail'e karşı Suriye ordusunun yerine Arap aşiretlerinin kullanılmasını öngören bu akıllı strateji sayesinde Suriye ile İsrail resmi olarak doğrudan karşı karşıya gelmedikleri gibi İsrail'in sinsi planı da şimdilik önlenmiş oldu. Bu arada ABD siyasal devlet aklının yani Beyaz Sarayın İsrail'le Suriye politikasında ayrışması ve Türkiye'nin de etkisiyle İsrail üzerinde baskı kurulması sahada bu akıllı stratejiyi destekledi. Demek ki İsrail durdurulabiliyormuş. İsrail ABD'deki küresel aklın aparatları olan Pentagon ve İstihbarat örgütlerinden aldığı destekle Suriye'yi parçalamak için bundan sonra da yeni planlarını devreye sokmaya çalışacaktır. Ama unutulmasın ki çakalların gezdiği yerde tilkiler de dolaşır. Kimse uyumuyor.