Dünya, tarihin yeni bir kavşağında. Soğuk Savaş sonrası kurulan "tek kutuplu" küresel sistem artık derin çatlaklar veriyor. ABD'nin liderliğinde şekillenen bu düzen; Birleşmiş Milletler, NATO ve Avrupa Birliği gibi yapılarla küresel barış ve iş birliği vadetmişti. Ancak bugün gelinen noktada, bu kurumlar çoğu zaman krizlerin çözümünden çok, krizlerin tarafı haline gelmiş durumda. Bu da "alternatif bir küresel düzen" arayışını güçlendiriyor. Şu anki mevcut küresel düzende dünyanın üretim üssü olan Çin ve Uzakdoğu Asya ülkeleri ile dünyanın enerji deposu Ortadoğu olmasına rağmen enerjisi ve doğru dürüst üretimi olmayan Avrupa ve ABD üretileni ve enerjiyi tüketen durumundalar. Sadece tüketmekle de kalmıyorlar, küresel ekonomiyi kontrol ediyorlar ve aynı ölçekte NATO ve kendi askeri güçleriyle çıkarlarını gerçekleştirmek için Irak, Suriye, Libya, Mısır ve en son İran örneğinde olduğu gibi sudan bahanelerle istedikleri zaman istedikleri yerlere müdahale ediyorlar. Tam bir modern sömürü düzeni. İşte tam bu noktada, Şanghay İş birliği Örgütü (ŞİÖ) yükselen değerleriyle dikkat çekiyor.
ŞİÖ YENİ KÜRESEL SİSTEM KURABİLİR Mİ
1996 yılında Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından "Şanghay Beşlisi" adıyla bir araya gelinmişti. Bu yapı, sınır güvenliği ve askeri gerginliklerin azaltılması amacıyla kurulmuştu. 2001 yılında Özbekistan'ın da katılımıyla Şanghay Beşlisi, kurumsallaşarak bugünkü Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) adını aldı. Örgütün kuruluş bildirisi, 15 Haziran 2001'de Çin'in Şanghay kentinde imzalanmıştır. Zamanla Hindistan, Pakistan ve İran'ın da katılımıyla Asya'nın en geniş jeopolitik işbirliği platformuna dönüştü. Gözlemci ve diyalog ortağı ülkelerle birlikte halen üye sayısı 27'ye ulaşan ŞİÖ, dünya nüfusunun yarısından fazlasını temsil ediyor. Ayrıca ŞİO ABD ve AB etkisinden bağımsız bir karar alma yapısı önermesi, üyeler arası eşitlik vurgusu, ülkelerin iç işlerine karışmama ilkesini benimsemesi, sadece askeri değil, ekonomik, enerji ve kültürel işbirliğini teşvik etmesi dikkat çeken farklılıkları olarak göze çarpıyor.
TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ
Türkiye, ŞİÖ'ye 2012'de diyalog ortağı olarak katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2022 Semerkant Zirvesi'nde ilk kez liderler aile fotoğrafında yer alarak tam üyelik sinyali verdi. Türkiye'nin bu örgüte ilgisi yalnızca doğuya açılma refleksi değil; aynı zamanda Batı sisteminden memnuniyetsizliğin de bir yansıması olarak düşünülüyor. Coğrafi olarak "en batıdaki Asyalı, en doğudaki Avrupalı" tanımını benimseyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bu konumunu "köprü" olarak kullanarak hem Batı hem Doğu ile münasebet kurabilme avantajına işaret etmiştir. Ayrıca, Orta Koridor başta olmak üzere altyapı, ulaştırma ve enerji projelerinde Türkiye'nin stratejik bir role sahip olduğunun altını çizmiştir. Türkiye'nin terörle mücadele deneyimi ve insani diplomasi yaklaşımı, ŞİÖ ile işbirliği bağlamında güçlü bir katkı alanı olarak değerlendirilmektedir. Yeni kurulacak sistemin sahip olacağı en önemli özellik, bir başka hegemonyanın kurulması değil; çok merkezli, adil, egemenlik ilkesine saygılı ve kapsayıcı bir küresel yönetişim anlayışının inşasıdır. Bu inşada Türkiye'nin hem jeopolitik konumu hem de tarihsel deneyimi ile oynayabileceği rol küçümsenemez. ŞİÖ henüz ideal sistemin yeni adresi değil ama yeni bir düzen arayışının güçlü bir ipucudur. Bu düzende Türkiye, milli güç kapasitesi ve savunma sanayiinde ulaştığı seviye ile sadece izleyen değil, aynı zamanda yön veren konumunda bulunmaktadır.