Ortadoğu'da yeni jeopolitik hat

14 Şubat 2024 tarihinde sayın cumhurbaşkanının Mısır'a yapmış olduğu ziyaret iki ülke ilişkilerinin normalleştirilmesinin ötesinde anlamlara sahiptir. Bu ziyaretle hem Türkiye-Mısır ilişkileri olması gereken seviyeye çıkarılarak normalleştirilirken ama aynı zamanda Katar-Birleşik Arap Emirlikleri-Suudi Arabistan-Mısır-Türkiye ekseninde yeni bir jeopolitik hat oluşturuldu. Bu yeni hat Ortadoğu'nun geleceği bakımından da son derece önemli iş birliklerini hatta geniş kapsamlı dayanışmayı içermektedir. Yeni dönemde ortaya çıkan bu dayanışmanın asıl sebebi başta ABD ve Avrupa olmak üzere emperyalist güçlerin Ortadoğu'yu daha küçük parçalara ayırarak yani atomize ederek sömürmek istemelerinden kaynaklanmaktadır. Ortadoğu ülkeleri bunu iyice anlamış ve sıranın kendilerine geldiğini kavramış durumdalar. Ortadoğu'nun neredeyse tamamını kapsayan geniş ölçekli bu yeni jeopolitik oluşumun temelleri 2017 yılına dayanmaktadır. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır, 5 Haziran 2017'de "terör gruplarını desteklediği" ve İran ile yakın ilişkiler kurduğu gerekçesiyle Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini keserek bu ülkeye ekonomik ambargo uygulamaya başladılar. Tam da bu dönemde Türkiye'nin hava köprüsü kurarak uygulanan ablukanın kırılmasında Katar'a yardım etmesi Orta Doğu'daki yeni sürecin de başlangıcı sayılabilir. Daha sonra Kaşıkçı olayına rağmen Suudi Arabistan'la geliştirilen ilişkiler yaklaşık 3 milyar dolarlık silah anlaşması yapılmasıyla zirveye ulaştı. Türkiye'nin 2023 yılı savunma ihracatının 5,5 milyar dolar olduğu düşünülecek olursa Suudi Arabistan'a yapılan silah ihracatının ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılabilir. Ancak bunun daha başlangıç olduğunu ve devamının geleceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Örneğin başta Altay tankı olmak üzere Suudi Arabistan Türkiye'den çok sayıda savunma ürünü talep etmektedir. Daha sonra Birleşik Arap Emirlikleri ile geliştirilen ilişkiler yine başta savunma sanayi olmak üzere pek çok alanda 2 ülke arasındaki iş birliğinin önünü açtı. Birleşik Arap Emirlikleri 2018-2022 döneminde Türkiye'nin en fazla silah ihraç ettiği Katar'dan sonra ikinci ülkedir. Ve nihayetinde 12 yıl sonra Mısır'la kurulan diyalog bölgedeki jeopolitik oluşumun daha ileri boyutlara taşınmasının da zeminini oluşturdu. Bu ziyarette Mısır'la ticaret hacminin 15 milyar dolara çıkarılması hedefi konulmasına ilave olarak Mısır'ın Suudi Arabistan gibi Türkiye'den istediği çok sayıda silah sisteminin temini konusunda görüşmeler devam etmektedir. Görüleceği üzere savunma sanayi ve savunma sistemleri bölge jeopolitiğin şekillendirilmesinde Türkiye'nin kullanabildiği çok önemli bir argümandır. Bu sayede siyaset barışçıl ve emperyalizme karşı bir çizgide götürülebilmektedir. Ancak Mısır'la Türkiye'nin aynı zamanda denizden de komşu olması ilişkilerimizin daha farklı boyutlarda da geliştirilmesinin önünü açmaktadır. Bu kapsamda en büyük kıta sahanlığına sahip iki ülke olarak Türkiye ile Mısır arasında deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının yapılması yakın gelecekte mümkün görülmektedir. Yine Mısır'ın kıta sahanlığı içerisindeki enerji yataklarında Türkiye ile birlikte ortak enerji arama çalışmaları yapılması planlanmaktadır. Oluşan yeni jeopolitik eksendeki ülkelerle ama özellikle Mısır merkezli olarak İsrail'in Gazze'deki barbarlığının durdurulabilmesi için ortak hareket edilmesi ve Türkiye'nin Mısır'ı desteklemesi suretiyle İsrail'in Mısır üzerindeki baskısının azaltılması daha da güç kazandı. İsrail'in Gazze'nin ilhakı ve Filistin halkının yok edilmesine yönelik insanlık dışı politikalarının önüne bu suretle adeta set çekilmiş oldu. Etkilerini çok yakında göreceğiz.