Kendim de öğretmen olduğum için bugünün ayrı bir anlamı ve ayrı bir heyecanı var. İnsan hayatındaki doğum günü, evlilik yıldönümü, çocuğunuzun olması veya mesleğe ilk adım atma gibi özel zamanların aksine Öğretmenler Günü içimde farklı hisler uyandırıyor. Çünkü sadece kendiniz için değil aslında daha çok içinde yaşadığınız toplum ve ait olduğunuz ülke için çok kıymetli değerler üretiyorsunuz. Yıllar geçiyor ve her gittiğiniz yerde sizin eseriniz olan öğrencilerinizle karşılaşıyorsunuz, mutlu oluyorsunuz ve gurur duyuyorsunuz. Daha sonra bakıyorsunuz ki yetiştirdiğiniz öğrencilerinizden müdürler, mühendisler, bürokratlar, devlet adamları çıkıyor. Siz unutsanız bile onlar unutmuyor, en umulmadık yerlerde birileri geliyor, kendini tanıtıyor ve ben sizin öğrencinizdim hocam diyor. Bu inanılmaz bir gurur ve sevinç yaşatıyor öğretmenlere.

Öğretmenliğin Türk Milli Tarihi'nde çok özel bir yeri olmuştur. Binlerce yıllık kadim tarihimizin en son aşaması olan Anadolu kültüründeki şu iki dize öğrenme ve öğretme eksenindeki toplumsal bakışı gayet güzel özetliyor. "Herkes sever okuyanı yazanı, kimse sevmez meyhanede gezeni." Elbette şanlı tarihimizde Yavuz Sultan Selim'den nakledilen olay, kendi kültürümüzde öğretmene atfedilen önemi göstermesi bakımından son derece önemlidir. Yavuz Sultan Selim Han 1517 yılında gittiği Mısır seferinden dönerken Adana civarında, yağmura tutulmuştu. Çamur deryasına dönen yolda yanında yürüyen ilmiye sınıfının en yüksek aşamasında bulunan ve padişah divanının üyesi olan Kazasker İbn-i Kemal'in atının ayağından sıçrayan çamur padişahın kaftanına isabet eder. İbn-i Kemal'in mahcubiyetini fark eden Yavuz Selim Han, maiyetinden yeni bir kaftan ister ve "Kederlenmeyiniz. Sizin gibi bir alimin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için bir ziynettir. Öldüğüm zaman bu kaftanı üzerime örtün" şeklindeki meşhur vasiyetini söyler.

Öğretmenler Günü pek çok ülkede 1994 senesinden beri UNESCO'nun da önerisi ile Öğretmenlerin Statüsü Hükümetler arası Özel Konferansı'nın yıldönümü olan 5 Ekim tarihinde kutlanmaktadır. Bugün dünyada Öğretmenler Günü olarak kutlanan en az 10 ayrı tarih vardır. Türkiye'de 5 Ekim tarihini öneren UNESCO'dan tam 13 sene önce Öğretmenler Günü kutlanıyordu. Atatürk'ün doğumunun 100. yılı olan 1981 senesinde Türkiye'de ilk kez kutlanan Öğretmenler Günü için bu tarihin belirlenmesinin sebebi de Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün Millet Mektepleri'nin Başöğretmenliği görevini kabul ettiği tarihin 24 Kasım 1928 oluşudur. Bu vesileyle Büyük Atatürk'ün 1924 yılında Ankara'da Öğretmenler Birliği Kongresi üyelerine yaptığı konuşmada öğretmenlerimiz için söylediği şu anlamlı sözü hatırlatmak isterim, "Öğretmenler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakar öğretmen ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakarlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır. Öğretmenler Günü'nde bizleri yetiştiren değerli öğretmenlerimize sevgi ve şükranlarımızı sunuyorum. Yüce Milletimiz, öğretmenlerimizle gurur duyuyor. İyi ki varsınız.