Yarın 20 Temmuz, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50 inci yıldönümü. Bazı şeylerin değerinin anlaşılabilmesi için 50 yıl geçmesi gerekiyormuş. Bunun için önce 64 yıl geriye gidelim. 1960 yılında Rumlara egemenlik ve ayrıcalık sağlayacak şekilde kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıs'ın Rumlaştırılması için yapılan stratejik emperyalist planın ilk adımıydı. Rumlar aldıkları destekle 3 yıl içerisinde Enosis denen işgal düşüncesi doğrultusunda Akritas katliam planlarını devreye sokarak Türklere karşı adada soykırıma başladılar. Kanlı Noel olayları olarak da bilinen barbarlıklar Türklere karşı acımasızca uygulandı. 1964 yılında Türkiye garantör ülke olarak adaya müdahale etmek isteyince, ABD Başkanı Jonson'un meşhur mektubuyla engellendi. Tam 10 yıl süren Rum ve Yunan barbarlığı 20 Temmuz 1974 tarihinde kahraman ordumuzun barış harekatı icra etmesiyle son buldu, soydaşlarımızın yaşama haklarını garanti altına alacak yeni bir düzen kuruldu ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devleti tarih sahnesine böylece çıkmış oldu.

AB MASALLARIYLA BİZLERİ KANDIRDILAR

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin ilanıyla birlikte Rum-Yunan ikilisi Avrupa Birliği'nin de desteğiyle ve yönlendirmesiyle federatif yapıda da olsa tekrar Kıbrıs devleti kurulursa adadaki Türkleri de Avrupa Birliği'ne alacaklar, böylece Türkiye'de Avrupa Birliği'ne girecek diye tam 46 yıl bizleri oyaladılar. Bu arada 2004 yılında Rumlar aslında kendilerine büyük avantaj sağlayan Annan planını bile yapılan referandumda reddettiler. Amaç dış politikada osmosis denen bir yöntemle Adadaki Türkleri Rumlar içerisinde eritmek ve Kıbrıs adasını Rumlara teslim etmekti. Sadece bu kadar da değil, yüzyılın projesi olan Mersin'den Kuzey Kıbrıs'a su taşıyacak boru hattının hayata geçirilmesine ve sağlanan pek çok destek ve yardıma rağmen, içimizden devşirdikleri hainlerle, satın aldıkları medya ve STK'larla, ele geçirdikleri sendika ve derneklerle adada Türkiye aleyhine propagandalar yaparak kaleyi içten fethetmeye çalıştılar.

İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM

2020 yılına gelindiğinde Rumlarla uzlaşmanın mümkün olamayacağını anlayan Türk devlet aklı iki devletli çözümün tek seçenek olduğunu dünyaya ilan etti. Ve son 4 yıldır Kıbrıs Türk Cumhuriyeti çok önemli kazanımlar elde etmeye başladı. Artık ne Rumların ne Yunanlıların ne de Avrupa'nın oradaki soydaşlarımızı ve Türkiye'yi oyalaya bilecek başkaca argümanları kalmadı. Bundan sonra da iki devletli çözüm dışındaki bir seçenek sadece sorun getirir. O yüzden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin devlet olarak varlığını devam ettirmesinden başka bir seçenek kabul edilemez. Artık gelişen ve büyüyen, her geçen gün daha da güçlenen bir Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var.