Karadeniz'den gelen gizemli İHA

15 Aralık 2025 tarihinde Millî Savunma Bakanlığı'nın Karadeniz üzerinden hava sahamıza yaklaşan ve kontrolsüz olduğu tespit edilen bir insansız hava aracının (İHA) F-16'lar tarafından etkisiz hale getirilmesine ilişkin açıklaması, sıradan bir askeri bilgilendirmenin çok ötesindedir. Bu açıklama; teknik detayların özenle seçildiği, satır aralarında ise güçlü askeri, istihbari ve diplomatik mesajlar barındıran çok katmanlı bir devlet refleksini yansıtmaktadır. Öncelikle F-16 pilotlarımızın, komuta-kontrol zincirinde görev alan tüm personelimizin eline, emeğine sağlık. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hava sahası güvenliği konusunda hem caydırıcı hem de son derece ölçülü bir duruş sergilemiştir.

RADAR İZİNİN TESPİT EDİLMESİ ÖNEMLİ

Bakanlığın açıklamasında özellikle iki kritik vurgu vardır: "Radar izi tespit edildi" ve "kontrolsüz olduğu belirlendi." Radar izi alındığı andan itibaren mesele sadece bir hava temasından ibaret değildir. Bu aşamada söz konusu İHA'nın kalkış yaptığı bölge, platform türü, uçuş karakteristikleri ve kimlik bilgileri Türk istihbarat birimleri tarafından anında belirlenmiştir. Bu tür bir tespit, yalnızca "ne geliyor" sorusuna değil; "nereden, ne amaçla ve kim tarafından" sorularına da cevap bulmak anlamına gelir. Yani Türkiye sadece sahasını korumamış, aynı zamanda bilgi toplamış ve durumu bütüncül şekilde değerlendirmiştir. Dahası İHA'nın yaklaşma paternine bakılarak rotası net biçimde çıkarılmıştır. Hangi irtifada, hangi hızla ve hangi istikamette ilerlediği analiz edilerek olası nihai hedef senaryoları değerlendirilmiştir. Kontrolsüz olduğu değerlendirilen bir platformun gerçekten serseri mi olduğu, yoksa farklı bir maksatla mı ilerlediği ancak davranış ve rota analiziyle ortaya konabilir.

İHA'NIN GÜDÜM DIŞI KALMASI NE ANLAMA GELİYOR

Güdüm; radar, kızılötesi, termal, GPS/navigasyon ya da görsel sistemlerle sağlanır. Açıklamadan anlaşıldığı kadarıyla söz konusu İHA bu sistemlerin hiçbirine etkin biçimde bağlı değildir. Yani "serseri" durumdadır. Uluslararası hukuk açısından bu kritik bir ayrımdır. Güdümsüz bir hava aracı doğrudan düşmanca hareket sayılmaz; ancak potansiyel bir risk olduğu gerçeğini de ortadan kaldırmaz. İHA'nın hava sahamız dışında değil de belirli bir noktada imha edilmesinin temel sebebi de budur. Türkiye, tehdidin niteliğini tam olarak anlamadan harekete geçmemiştir. Nerede, ne zaman ve nasıl vurulacağı; sivil riskler, parçaların düşme ihtimali ve çevresel etkiler dikkate alınarak belirlenmiştir.