Helikopter kazasının söyledikleri

19 Mayıs 2024 tarihinde bindiği helikopterin kaza yapması sonucu hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümüyle ilgili sır perdesi daha uzun süre gizemini koruyacak gibi görünüyor. Öncelikle dost ve kardeş İran halkına başsağlığı diliyorum. Olayın kaza mı yoksa sabotaj mı olduğuna ilişkin sorular her geçen gün daha da artmakta. Ancak olay aydınlatılamasa bile İran cumhurbaşkanının ölümü önemli sonuçlar ortaya çıkarabilir Ve bu olay İran devletini önümüzdeki süreçte daha hassas ve kırılgan süreçlere sokabilir. Çünkü başta İran cumhurbaşkanı olmak üzere kazada hayatını kaybeden insanların arkalarında çok önemli toplumsal destek olduğu düşünülürse, ölümlerin yarattığı acılarla ortaya çıkan psikososyal süreçlerin toplumu bir arada tutmaya yönelik algı operasyonlarıyla ve olayın üstünü kapatmaya çalışmak gibi şeffaf olmayan yöntemlerle yönetilebilmesi bir süre sonra daha da zor hale gelebilir ve daha büyük sorunlara yol açabilir. Dolayısıyla İran artık hem dışarıya karşı prestijini korumak hem de içeride biriken öfkeyi dizginleyerek halkı bir arada tutmak gibi ciddi bir paradoksa karşı karşıya. Diğer bir yönüyle de artık İran'ın milli güç kapasitesindeki zayıflık iyice ortaya çıkmış gibi görünüyor. Böyle bir durumda önümüzdeki süreçte İran rejiminin içeriye ve dışarıya karşı daha da radikalleşmesi, daha agresif tavırlar ve yöntemleri benimsemesi de son derece muhtemeldir. Bu nedenle bundan sonra İran'da meydana gelebilecek gelişmelerin hem Ortadoğu'yu hem de ülkemizi etkileme potansiyeli olduğunu ifade etmem gerekiyor. Binlerce yıllık kadim Fars kültürünün oluşturduğu devlet geleneği mevcut sorunları aşabilecek mi göreceğiz ancak İran cumhurbaşkanının ölümüyle ortaya çıkan tablo hiç de umut verici görünmüyor. Zaten yıllardır ambargolar ve mevcut İran rejiminin yanlış uygulamaları İran devletinin şu anki zayıflayan pozisyonuna gelmesinde etkisi olan önemli faktörler olarak değerlendirilebilir. Özellikle helikopter kazasında ölen İran devlet erkanının arkasındaki toplumsal yapılarla karşıt fikirde olan sosyal kesimlerin birbirleriyle daha güçlü mücadeleye girme ihtimalleri İran içerisindeki en önemli problem sahasını teşkil etmektedir. Bu sosyal gruplar arasındaki mücadeleyi destekleyen veya tetikleyebilecek olan devletin kurumsal yapısı içindeki güç mücadelelerine uzunca bir süredir zaten şahit olunmaktaydı. İran rejiminin şu ana kadar iç politikada sürdürdüğü Şii olmak ve rejime bağlı olmak esasları üzerinden yürütülen siyasetin bu saatten sonra daha ne kadar başarılı olabileceği ciddi bir soru işaretidir. Kamusal alandaki güç mücadelelerinin toplumsal kesimleri provoke etme ihtimali İran'daki mezhepsel ve etnik temelli sosyal fay hatlarını daha da hassas ve kırılgan hale getirebilir. Bu bağlamda mezhepsel olarak Şii olanlarla olmayanlar, etnik olarak Farisi olanlarla olmayanlar olmak üzere dört sosyal ayrışma sahası daha da belirginleşebilir. İran'da bundan sonra ne olacağını hep birlikte bekleyip göreceğiz ancak İran'ın iç ve dış sorunlarını aşıp istikrarlı halde bulunması sadece kendisi için değil bütün Ortadoğu ve küresel sistem için son derece önemlidir. O yüzden kapalı bir devlet olan İran'ın başını kaldırıp özellikle yakın komşularıyla işbirliği içerisinde olması sorunlarını daha kısa sürede aşmasına yardımcı olabilir.