Milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY'un Çanakkale Şehitleri'ne şiirinde belirttiği gibi;
Şu Boğaz harbi nedir Var mı ki dünyada eşi
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Büyük şair bu şiirinde adeta aynı zamanda günümüzdeki Gazze'yi anlatmış. O günkü emperyalizmin Çanakkale'deki zihniyeti neyse, bu günkü Gazze savaşındaki zihniyeti de o dur, hiç değişmemiştir. Gazze gibi 360 kilometrekarelik ufacık bir karayı emperyalist sömürgeci güçler hem karadan hem havadan hem de donanmaları, nükleer denizaltıları, uçak gemileriyle denizden çevirmiş durumdalar. Sizce elinde silahı olmayan, aç ve susuz bitap durumundaki iki milyon masum Filistinli Müslüman için bu kadar devasa harp gücü neden buraya yığılıyor Sayıları en fazla on beş bin olan Kassam savaşçıları için bu askeri güç biraz çok değil mi Bunlar neyin peşindeler
GAZZE'NİN JEOSTRATEJİK ÖNEMİ
Gazze jeostratejisinin sadece İsrail'e değil aynı zamanda arkasındaki küresel sömürgeci güçlere büyük avantajlar sağlayabilecek çok önemli özellikleri var. Bir kere Gazze kıta sahanlığı içinde keşfedilmiş ve halen keşfedilmeyi bekleyen milyarlarca metreküp doğalgaz rezervleri var. Ancak bu büyük pastanın yanında çok küçük kalıyor. Gazze aslında sömürgeci güçlerin kurmak istediği yeni dünya düzeninin kilidi konumundadır. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan BM merkezli küresel sistem sonuçta AB'yi de içine alan NATO ile Varşova Paktı arasında dengeye dayalıydı. Ama 1990'dan itibaren bu denge Batı lehine bozuldu. ABD ve Batı'nın yeni küresel sistem kurma planı üretenler ile yani Uzakdoğu Asya ve Batı'ya uzanımı hattındaki ülkeler ile üretimi yapay zeka, sibernetik, uzay ve ileri gen teknolojileri ile kontrol eden ve tüketen ABD dahil Batılı güçlerin ticari ve askeri ulaşım yollarını yönetmek stratejisine dayanmaktadır. Böylece mevcut küresel finans ve ekonomiyi kontrol edenler bir de üretimi ve ulaşım hatlarını kontrol edebilirlerse insanlık efendi ve kölelerden oluşan iki sınıfsal kategoriye dönüşmüş olacak. Anladığımız kadarıyla büyük stratejide düşündükleri bu. O yüzden Gazze savaşı aslında insanlığın savaşıdır.
STRATEJİK YOLLAR
Şu anki stratejik ulaşımın düğüm noktalarına baktığımızda; Panama Kanalı, Süveyş Kanalı ve İstanbul Boğazı önem arz etmektedir. Kiel, Korint, Volga ve St.Lawrence gibi diğer kanallar bu kanalların yanında tali kalmaktadır. Tali kanalların Volga hariç tamamı zaten Batılı güçlerin elindedir. Panama Kanalı halen ABD'nin kontrolünde bulunuyor. İstanbul Boğazı bizim egemenliğimizdedir. Süveyş Kanalı ise Mısırın egemenliğinde yer almaktadır. 1956 İkinci Arap-İsrail Savaşı, 1967 Altı Gün Savaşı, 1973 Yom Kippur (Dördüncü Arap-İsrail savaşı) ile Sina'yı ve Süveyş kanalını İsrail Mısır'dan almak istediyse de başarılı olamadı. Ancak dünyanın enerji deposu Ortadoğu'yu ve üretim üssü olan Uzakdoğu'yu kontrol etmek niyetinde olanlar bunun için yeni bir düzenleme yapmak istemekteler. Ben Gurion Kanalı. Ancak burada da Gazze var ve direniyorlar. Kuzeyde Türkiye ile Batı'da da Mısır'la uğraşmayı göze alamayanlar Gazze'yi gözlerine kestirmiş durumdalar. Buraya kadar özet olarak anlattığım hususlar sadece İsrail'in sözde vaat edilmiş topraklar meselesi değil üretimiyle, tüketimiyle, lojistik güzergahları ile küresel ekonominin ABD ve Batılı güçlerce tamamen kontrol edilme stratejisidir.