F-16'lar ve Boeing'in gölgesinde diplomasi

Dün gece ABD Başkanı Donald Trump'ın sosyal medya hesabından yaptığı açıklama, Ankara-Washington hattında yeni bir sayfa açılacağının işaretini verdi. Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 25 Eylül'de görüşeceğini duyurdu ve özellikle Boeing ile F-16 uçakları konusunda anlaşma yapılacağını vurguladı. Bu mesaj, sadece iki liderin buluşma takvimi değil, aynı zamanda stratejik bir isteğin yansıması niteliği taşıyor.

TRUMP'IN TÜRKİYE'YE VERDİĞİ MESAJ

Öncelikle ABD'nin Türkiye'ye bakışında uzun zamandır var olan "denge politikası"nı görmek gerek. Bir yanda NATO müttefikliği, diğer yanda Ankara'nın Rusya ve Çin ile kurduğu yakın ilişkiler Washington'da soru işaretleri yaratıyor. Trump'ın F-16 ve Boeing vurgusu, ABD'nin Türkiye'nin Batı ittifakından kopmasını istemediğine dair güçlü bir sembol üretme çabasıdır. Bu mesajın ikinci katmanı ise ekonomiye dayanıyor. Boeing, ABD'nin en büyük ihracat markalarından biri. Trump, Türkiye ile yapılacak olası uçak anlaşmalarını sadece savunma eksenli bir iş birliği değil, aynı zamanda iki ülke arasındaki ekonomik köprü olarak sunmak istiyor. Yani Washington, Ankara'yı yeniden pazarında güçlü bir partner olarak konumlandırma arayışında. Üçüncü ve en kritik mesaj ise "güvenlik ortaklığı"dır. F-16 uçak alımı, Türkiye'nin hava kuvvetleri kapasitesini güncellemesi açısından önem taşıyor. Trump, Erdoğan'a şu satır arası mesajı gönderiyor: "Türkiye'nin güvenliğine katkı sağlamaya hazırız, yeter ki stratejik yönünüzü Batı'dan ayırmayın."

ZAMANLAMA MANİDAR

ABD Başkanı Trump'ın bürokratik teamüllerin dışında kendi sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı davet etmesi zamanlama bakımından da oldukça dikkat çekicidir. Türkiye ile İsrail arasındaki gerilimin arttığı, Sayın Cumhurbaşkanının Şangay İşbirliği Örgütü zirvesine katıldığı bir dönemde olması önemli. ABD'nin silah satışına onay verilmesi kongre sürecine tabi olduğu ve bu kongre sürecinde de ABD'deki Yahudi lobisinin etkin olduğu düşünülürse, ani sayılabilecek bu davetin daha stratejik derinliğe sahip olduğu düşünülebilir. O zaman neden Yahudi lobisi Türkiye'ye silah satışına engel olmuyor diye sormak gerekir. Cevap basit aslında hiç kimse kaybedeceği bir savaşa girmek istemez. Bugüne kadar İsrail'in Türkiye'ye yönelik agresif ve tehditkar açıklamalarından bir sonuç alınamayacağını birileri anlamış vaziyette. Bu işin daha da travmatize olması ABD ve İsrail'in daha fazla çıkar kaybına uğramasına neden olabilir. Ayrıca Türkiye zaten kendi uçağını kendisi üretme yolunda ilerliyor. Dolayısıyla Türkiye'ye düşman olmak yerine Türkiye ile birlikte hareket etmek daha rasyonel.