Amerikan rüyası kabus mu oluyor
İkinci Dünya Savaş'ından sonra küresel gücü ele geçiren ABD, özellikle 1970'li yıllardan itibaren kendi kurduğu hegomonik sistemde alabildiğince genişledi. Dünyanın dört bir tarafında askeri üsler kuran ve ABD parası doları dünyada alternatifsiz hale getiren dönemin küresel gücü özellikle Sovyetler'in dağılması ile birlikte ekonomik durgunluğa girdi. Üretim gücünün Çin merkezli Asya-Pasifik'e kayması ABD'nin kontrolünde bulunan küresel sermayenin de yavaş yavaş elinden kaymasına, giderek Çin'in egemen olduğu uzak doğu Asya ülkelerine akmasına neden oldu. Bugün itibarıyla ABD'nin dış borcu 36 trilyon 202 milyar dolara ulaştı. Buna karşın Çin'in yaklaşık sekiz milyar dolar fazlası var.
TEK KUTUPLULUKTAN ÇOK MERKEZLİLİĞEKüresel sermayenin batıdan doğuya kayması dünya siyasal sistemini de değiştirmeye başladı. 1990'lı yıllardan itibaren Sovyetler'in boyunduruğundan kurtulan devletlerle beraber Çin de sistem değişikliğine gitti. Çin'in Mao'cu komünizmden diktatoryal kapitalizme yönelmesi serbest piyasada Çin ekonomisinin rekabet edebilirliğini sağladı. Her şeyden öte Çin'in stratejik sabrı, gücünü tahkim etmeden çatışmalardan kaçınması da bu süreçte Çin'in avantajlı hale gelmesinde rol oynadı. Diğer bir husus da Sovyetler sonrası dönemde bağımsızlıklarını ilan eden ülkelerin Sovyetler dönemindeki birikimlerini üretimde kullanmaya başlamalarıyla birlikte yeni güç merkezleri de oluşmaya başladı. Bu süreçler devam ederken küresel hegomonyanın gücünün ve etkisini azalması başka ülkelerin de güç merkezi olarak ortaya çıkmalarına zemin hazırladı. Artık emperyalizmin tek seçenek olmadığı fikrinin her geçen gün daha fazla güç kazanmaya başladığı bir dönemdeyiz.
SAVAŞLAR YETMEDİEski yüksek egosuna dayalı olarak küresel gücünde kayba uğradığını kabul etmekte zorlanan ABD, başlangıçta Irak-İran savaşı, Irak, Libya ve Suriye'nin parçalanması, Arap Baharı diye adlandırdıkları Arap yangını ve Mısır darbesi gibi konvansiyonel ve iç savaşlar çıkararak yeni sömürge alanları elde etmek istemişse de gerilemesini durduramamıştır. Özellikle başta PKK, DEAŞ, Boko Haram, Tamil Kaplanları gibi dünyanın başına bela terör örgütleri kurdurmuşsa da bu durum artık geri tepmiş gibi görünüyor. ABD asla PKK'dan vazgeçmez diyenleri duyar gibi oluyorum. ABD şu an kendine en sadık Avrupalı müttefiklerinden bile vazgeçmişken, Avrupa'yla bile düşman olmuşken aparatlarını mı satmayacak ABD gibi ülkeler zoru görünce hiç tereddütsüz kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yaparlar. Afganistan örneğinde olduğu gibi. Artık ABD kendi jeopolitik merkezinin çevresinde yakın savunma kuşağı oluşturmanın derdine düşmüş görünüyor. Ve bu daralma küresel sistemde jeopolitik boşluklar oluşturmaya başladı.