Gün içinde nefes aldığımızın farkına bile varmıyoruz. Otururken, yürürken, düşünürken, nefes kendi kendine olup gidiyor. Fakat bu otomatik hareketin merkezinde, çoğu zaman adını bilsek bile önemini hissetmediğimiz bir kas var: diyafram.
Diyafram, göğüs boşluğu ile karın boşluğunu ayıran büyük, kubbe şeklinde bir kas. Aslında o kadar önemli bir kas ki, doğru çalıştığında nefes almak bir çaba olmaktan çıkar; yanlış çalıştığında ise 'nefes darlığı'sandığımız birçok şikâyetin kaynağı olur.
Neden bu kadar önemli
Nefes aldığımızda diyafram aşağı doğru iner, göğüs boşluğu genişler ve akciğerler bir sünger gibi havayı içine çeker. Yani alınan nefesin kalitesi, akciğerlerin ne kadar şişebildiği, oksijenin vücuda ne kadar rahat girdiği, hepsi diyaframın performansına bağlıdır.
Ancak modern yaşamda diyaframın hakkını pek veremiyoruz. Stres, sürekli oturmak, sığ nefes alma alışkanlığı, telefon ve bilgisayar karşısında kambur duruş, diyaframı tembelleştirir.
Diyafram spazmı: Nefesin düşmanı
Diyafram bazen ani, kontrolsüz kasılmalar yaşayabilir. Halk arasında kramp ya da spazm dediğimiz şey aslında budur. Tıpkı bacağımızdaki kasın kramp girmesi gibi, diyafram da kasılır ve bir süre normal çalışamaz.
Bu spazm;
■ Hızlı ve yüzeysel nefes alma,
■ Aşırı stres,
■ Ani hareket,
■ Yoğun egzersiz,
■ Midebağırsak gaz birikimi,
■ Yanlış duruş
gibi sebeplerle ortaya çıkabilir.
Diyafram spazmı olduğunda kişi bir anda derin nefes alamaz, göğüste baskı hisseder, nefes yarım kalıyor gibi olur. Hatta çoğu insan bu hissi "Kalbim sıkışıyor" diye tarif eder.
Neden diyaframı doğru kullanamayız
Çünkü biz nefes almayı zamanla unutuyoruz.
Bebekler karınları şişerek nefes alır; yani diyaframı doğuştan doğru kullanırlar.
Yetişkinlikte ise nefesi göğse taşırız. Stresle birlikte omuzlar yükselir, nefes yüzeye çıkar ve diyafram devreden uzaklaşır.
Bunun sonucunda diyafram:
■ Esnekliğini kaybeder,
■ Yeterince aşağı inemez,
■ Akciğerleri tam şişiremez.
Bu da vücudun oksijene ulaşmasını zorlaştırır.

6