ŞİMDİ pek bestelenmiyor; eski yıllarda bir çok semti öven, anılar merceğinden bize iletilen şarkılar vardı.

Çoğunun öyküsü de dinlerken bizi müziğin dışında edebiyata da götürürdü. Türküler de eğer ait olduğu yöreyi görmüşsek daha çok etkilerdi. Hiç kuşkusuz Batı müziği için de geçerliydi.

Ben Giuseppe Verdi'nin Aida operasını Mısır'da piramitlerde seyrettiğim için o müzik ve görüntü hiçbir zaman belleğimden çıkmadı. O ısmarlama bir operaydı. Askerlerin dönüşünün ihtişamı çok etkileyiciydi.

Şarkılara gelince, özellikle Boğaziçi ve Adalar birçok bestenin güftesiydi.

Adalar denince Yesari Asım Arsoy'u hemen dinlemek isterim. Özellikle o bestelerin ardındaki ümitsiz aşkı bilirseniz etkileyicilik kat sayısı artar.

Osman Nihat Akın'ın 'Yine Bu Yıl Ada Sensiz'inin öyküsü de sizi duygular denizine sürükleyecektir.

Bu şarkıyı dinlerken Ahmet Refik Altınay adını sakın unutmayın.

Kadıköy'ün de şarkısı var; belki orada oturanlar merak edip bu şarkıyı dinlerler. Kişiliksiz modern semtlerin şarkısı yok. Beyoğlu bu konuda öncelik unvanını kimseye vermez.

Anadolu'ya açılın, türküler size aşkın da yaşamın da en âlâsını dinletirler. Türküleri sevmeye Celâl Güzelses'den dinlediğim türküyle başladım:

"Diyarbakır Dört kapı

Git bak o yar ne yapı

Beni gördüğü zaman

Başka sokağa sapı"

Diyarbakır'da kitap fuarına gittiğimde akşamüstü belleğime bu türkü düşerdi.

Rahmetli Onat Kutlar da bana türkü öğretmiştir.

Bir türküsünden belleğimde bakın ne kalmış:

"Elinde yelpaze yelpaze yelpazelenir

Güzelin yanında can tazelenir"

Her türün iyi müziğini anlayarak dinlemek için kitaplığınızda birkaç kitap bulunmalı.

Opera, Batı müziği, Türk müziği besteleri, türküler kitabı.

Kitapları okursanız daha tadına vararak dinlersiniz.