Kırtasiye tutkusu

CUMARTESİ günü Çırağan Oteli'ndeki Penfest'e gittim.

Beni sevindiren ziyaretçi çoğunluğunun genç kuşaktan olmasıydı. İki yıldır düzenlenen bu etkinlikte tanınmış yerli ve yabancı firmalar ürünlerini sergilediler. Özel girişimciler de meraklılarla buluştular. Onların stantlarının önü de kalabalıktı.

Benim gibi kırtasiye meraklıları da seyirle seçim arasında gidip geldiler. Firma dışında dolma kalem yapanlar da hobisi olanların ilgisini çekti. Kalem, özellikle dolma kalem tutkunlarına iki kitaptavsiye edeceğim.

İkisinin de yazarı Muhittin Şimşek

Tarihi Yazan KalemlerKalem Hikâyeleri

Alfa Yayınları

Önsöz

Kalemlerle ilgili ilk kitabım (Altıncı Parmak) tarafımdan kaleme alındı, TRT tarafından 4 bölümlük belgesel haline getirilip yayınlandı. Onunla ilgili birçok dergide yazı ve röportajları yayımlandı.

...

Aynı şekilde Dostoyevski, Tolstoy, Cengiz Aytmatov, Mozart, Beethoven, Churchill, Bahtiyar Vahapzade ve daha nicelerini, kullandıkları malzemeleri, yaşadıkları yerleri görmek için dünyanın her tarafındaki bu tür mekanlar, cazip mekanlardır.

...

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Ayrıca yurtdışına gittiğimde ilk merak ettiğim yer, bu tür kalemleri barındıran mekanlar olması da işimi kolaylaştıran başka bir unsur olmuştur.

Emanetçisi olduğum tarihi kalemleri yazarken, aynı zamanda az önce bahsettiğim gibi, dünya tarihinde de önemli yeri olan kalemleri (bir kısmını) yazmamak olmazdı.

Çalışmaların bir kısmı Sabit Fikir dergisinde "Kalem Hikâyeleri" başlığıyla yayımlandı. Doğaldır ki dergi yazısıyla kitap çalışması forması farklıydı.

Bütün kitaplarım da olduğu gibi, bu çalışmada daha yazılar önce A4 ölçüsünde özel yaptırdığım Tomoe River kâğıtlarının kullanıldığı deri ciltli defterime yazıldı. Daha sonra bilgisayara aktarıldı.

...

"Hayf Sultan Selim'e, yüzbin hayf!

Hem hem kalem ağlasın ana, hem seyf"

(Yazıklar olsun Sultan Selim'e, hem de yüzbinlerce yazık.

Ona hem kalem hem kılıç ağlasın)

...

Önemli kültür adamlarımızdan Doğan Hızlan, kalem dostudur. Her elbiseye göre kalem kullanır. Hafta sonu kalemleri başkadır, mesai saatlerinde kullandığı başkadır. Kalemleriyle konuşur adeta.

"... Dolma aşkım, sultanım. Yasak aşklarımı bağışladınız, hayatımdaki yerinizi bildiğiniz için... Sadakatim sonsuzdur, siyah dolma kaleme. Ebediliği simgeler. Diğerleri birer gönül macerası, kaçamaklar, modaya kapılıp da değişik arayan ruhumun parmaklarındaki iz düşümümü. Kalemlerim ne demek istediğimi anlar, sizlere güveniyorum. Onlara bakışım, kutusundan çıkarıp temizleyişim, aşkın bakım istediğinin göstergesi. Şehvet ille de cinselliği mi çağrıştırır Cevabı sizde kalsın. Kalemlerimin mahremiyeti vardır. "(Hürriyet, 01.08.2008)

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Sadece Doğan Hızlan mı Hayır. Kaleme sevdasıyla maruf bir ehli kalem olan Enis Batur -ki Mürekkep Zamanlar serisinin mimarıdır- da.

...

Pir Sultan Abdal'ın çok bilinen bir şiirini ilk dörtlüğünde

"Kul olayım kalem tutan ellere,

Kâtip, arzuhalim yaz yâre böyle

Şekerler Ekeyim şiirin dillere

Katip, arzuhalim yaz yâre böyle"

Diyerek arzuhalciye yazdıracağı hali için sevgiliye olan duygularını aktarmak istemektedir. Değil midir ki sevgiliye yazılıyor, öyleyse arzuhalcinin kalem tutan ellerine bile kurban olmaktadır.

Bir Erzurum türküsünde, ki "Sarı Gelin" ismiyle maruftur. Der ki:

"Erzurum çarşı pazar

İçinde bir kız gezer

Elinde divit kalem

Katlime ferman yazar"

Bir Sakarya türküsünde:

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

"Al yazma başında

Kalem oynar kaşında"

...

Bu konuya ilişkin yazıyı Napolyon'un şu sözüyle bitirmek isterim:

"Dünyada iki büyük kuvvet vardır, birisi kılıç, diğeri kalemdir. Fakat kılıç kuvveti, er geç kalem kuvvetine mağlup olur."

KALEMSEVERLER ARASINDA BİR GEZİNTİ

"Farklı farklı coğrafyaları gezince gördüm ki en fakirinden en zenginine ülkelerin, toplumların anlam yükledikleri şeyler, nesneler, binalar, kafeler, mekânlar, binalar vs çok önemliydi. O şeyi önemli kılan ise onu kullananın kimliğinde gizli. Aynı şekilde Dostoyevski, Tolstoy, Cengiz Aytmatov, Mozart, Beethoven, Churchill, Bahtiyar Vahapzade ve daha nicelerinin kullandıkları malzemeleri, yaşadıkları yerleri görmek için dünyanın her tarafındaki bu tür mekânlar cazip mekânlardır. Buradaki mesele kullanılan o malzemelerin maddi değeri değildir. Onları değerli kılan, zamanında onu kullanan insanların değerinden kaynaklanmaktadır. Hani denir ya şeylerin dili ya da nesnelerin ruhu. İşte o şeylere değer katan da onların yaşanmışlıklarıdır.