Bir solukta Yaşar Kemal

YAŞAR KEMAL'in hayatını, eserlerini tek bir kitaptan öğrenmek istiyorsanız size bir kitap salık vereceğim.

Meral Saklıyan'ın 'Yaşar Kemal - Çukurova'dan Dünyaya' adlı çalışması.

Yaşar Kemal'i okumanın ötesinde onunla iyi dosttuk, birlikte ödüllere gittik.

Basınköy'de sık sık birlikte yürüdük, kitaplarına dair konuştuk.

Türkiye İş Bankası'nın çocuklara armağan ettiği kitap buluşmalarında birlikte tanıtımdaydık.

Onun üzerine yaptığım iki konuşma belleğimde yer etmiştir.

Yaşar Kemal ve doğa üzerine konuştum.

Bakın ne dedim

Charlie Chaplin ile Gertrude Stein İngiltere'de bir yemekte buluşurlar. Chaplin, Gertrude'e "Çimlere bakar mısın" diyor.

Gertrude'un cevabına katılıyorum:

"Ben Turner'ın yeşilini severim."

Haberin Devamı

Ben de dinleyicilere doğayı Yaşar Kemal'de sevdiğimi söyledim.

Andre Malraux ne demişti

"Peyzaj doğaya bakarak öğrenilmez, iyi peyzaj resimlerine bakarak öğrenilir."

Yaşar Kemal'in yurtdışı gezilerine katıldım, Frankfurt'ta özgürlük ödülünü aldığı zaman da oradaydım.

Paris'te ödül aldığı zaman da Barselona'da da yanındaydım.

Oranın yerel cumhurbaşkanı ne demişti

"Cervantes Avrupa'nın noteriydi, siz de Türkiye'nin noterisiniz."

Böyle bir tespit yapmıştı, çünkü bizi ağırlayan siyasetçi Yaşar Kemal'in bütün yapıtlarını okumuştu.

Meral Saklıyan'ın kitabının başında iki yazı var:

İlki Yaşar Kemal'den:

"Bir yanım toplum, bir yanım doğa, bir yanım da insan değerlerine dayalı olsun istedim."

Diğerinin altındaki imza ise Abidin Dino'nun:

"Gözümüzün önünde bir deri bir kemik, köylü delikanlının biri... Adı Kemal Sadık Göğceli. Hemite köyünden gelmedir. Dağ bayır dinlemez, köyünden, dağ köylerinden, obalardan, ovalardan, kasabalardan, ikide bir de kopup gelir Adana'ya. Çöker önümüze, ağıtlar, türküler, destanlar serer buruşuk sarı kâğıtlar üzerine yazılmış, her getirdiği söz yumağı akıllara durgunlukta... Dehşet acı, dehşet güzel."

Kitabın Önsöz'ü:

"2013 yılı. Aylardan eylül. Türkiye Barış Meclisi tarafından ilk kez gerçekleştirilecek Barış Ödülü Töreni nedeniyle İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'ndayız. Orhan Doğan anısına verilecek ödülü, Kardeş Türküler grubuna Yaşar Kemal takdim edecek. Barış Meclisi'nin üyeleri olarak, arkadaşlarım ve ben yazarımızı karşılayıp protokoldeki yerini alana kadar ona eşlik edeceğiz. O kısacık zaman diliminde beynimden geçen düşüncelerin haddi hesabı yok. Nasıl yapsam da Yaşar Kemal'e, 'Ben de Adanalıyım,' desem. 'Benim de kâğıt, kalemle aram iyi, uzun süredir ben de yazıyorum,' diyebilsem keşke. Adanalılık, hemşerilik konusundaki hassasiyetini duymuştum ve işte tam sırasıydı lakin o cesareti bulmak hiç de kolay değildi. Karşımda Çukurova'nın ve dünyanın edebiyat çınarı Yaşar Kemal duruyordu. Anavarza Kalesi'nin sönmez ateşi. Bir şekilde cesaretimi toplayıp cümlelerimi ardı ardına sıraladım. Bu sırada yüzümü al basmış, ses tonum değişmişti. İçten içe yaşadığım bu mahcubiyeti anlayınca birden bana, 'Bizim Kız,' diye seslenmeye başladı. Ortak tanıdığımız birini bulana kadar da 'Kimlerdensin' diye sordu. 'Filan aileyi tanır mısın' soruları aramızda pinpon topu gibi gidip geldi.