Bir aydının portresi

BAZI kişilikler aydın olmanın bütün özelliklerini, niteliklerini temsil ederler.

Bana aydın kimdir tanımla deseler, hiç tereddüt etmeden Vedat Günyol derim. Bu yanıtı verebilmek için onun hem yaşamını hem yazdıklarını okuduğunuzda beni onaylarsınız. Bazı görüntüler belleğinize mıhlanır. Cağaloğlu'nda bir ara sokakta ona rastlarsınız. Bir yük taşıyordur, ağır paketin içinde, Can Yayınları ve Yeni Ufuklar dergisi vardır. Doğruluğun kırmak olmadığını hepimiz ondan öğrendik.

Okunması şart olan bir kitabı tanıtıyorum:

Kitap 56 bölümden 5 ekten oluşuyor.

Bu kitapta can dostları Sabahattin Eyuboğlu, Azra Erhat üzerine de bilgi edineceksiniz.

Vedat Günyol'un Yaşamöyküsü -Aydın Ergil

ÖNSÖZ - Aydın Ergil

".........Ağabeyim Aykut Ergil'in (1939-2020), benden 12 yıl önce okuduğu Galatasaray Lisesi'nde lise 1. sınıfta öğrenciydim. Tüm fen derslerimiz Fransızca veriliyordu. Fen derslerinde kullanılan terim ve kavramların Türkçe karşılıklarını bilmeden üniversitelerin giriş sınavında başarılı olmam olanaksızdı. Bu nedenle lise öğrenimimin geri kalan kısmını Türkçe eğitim yapan başka bir kurumda tamamlamayı kararlaştırdım. Ağabeyim Aykut Ergil, Lise 2. sınıftan itibaren Atatürk Erkek Lisesi'ne geçmiş, o liseden mezun olmuştu. Ben de aynı yolu izleyerek 1967'de Atatürk Erkek Lisesi'ne geçiş yaptım.

Haberin Devamı

...........Yıl 1968, lise 2'de Fransızca öğretmenimiz değişiyor. Fransızca dersimize, teneffüslerde, bahçede güler yüzüyle bizi gözleyen, herkesin sevecenliğini öve öve bitiremediği, dersleri hep keyifle geçtiği söylenen Vedat Günyol geliyor.

.........Ders başlıyor. Karşımda bir Fransızca öğretmeni yok; öğrencilerle konuşan, onlara Victor Hugo'dan, Balzac'tan tahtaya yazdığı bir tümceden kalkarak başta insan sevgisini, sonra Fransızca sözcük ve dilbilgisi kurallarını anlatan bir aydın yazar var. Daha ilk günden itibaren başka hiçbir konuyla ilgilenmeden Vedat Bey'in dersini izlemeye, onun verdiği dersin bir parçası olmaya başlıyorum. Vedat Bey, derslerini sınıfımızda değil, kimya laboratuvarında veriyor. Kendi hep orada, öğrenciler Fransızca dersi için sınıflarını bırakıp oraya geliyor.

Haberin Devamı

Genellikle her derste teneffüs iple çekilir, zille birlikte herkes dışarı fırlar, sınıflar boşaltılır. Oysa Vedat Bey'in dersinde durum farklı. Yine zil çalıyor ama öğrenciler dışarı çıkmak yerine kürsünün etrafında toplanarak Vedat Bey ile başta yazın olmak üzere diledikleri konuda söyleşiyorlar. Vedat Bey'i diğer öğretmenlerimizden ayıran en önemli özelliği, biz öğrencilere sanki arkadaşıymışız gibi davranması. Ortaya attığımız düşünceleri bizi küçümsemeden, bizden biriymiş gibi irdelemesi.

......... Vedat Bey Fransızca öğretmeni ama aynı zamanda büyük bir yazar ve yazın ustası. Hep sorgulamışımdır Vedat Bey neden yazın öğretmeni yapılmamış diye. Lisemizde Vedat Bey'den başka usta yazarlar da vardı, onlardan bazıları Rauf Mutluay ve eşi Aysel Mutluay'dı. Yazın öğretmeni olarak öğrencilerde yazın sevgisini yeşertiyorlardı. Vedat Bey ile böyle tanıştım.1968'de başlayan bu dostluğum ve iletişimim, o aramızdan ayrılana dek sürdü. Vedat Bey ile tanışmam benim yaşamımdaki en büyük yol kavşaklarından biridir, insan sevgisinde ve tüm ekinsel etkinliklerinde onun izleri vardır.

Haberin Devamı

.........Vedat Günyol'un öğrencisi, hayranı, sonra da dostu olmamdan ötürü onun erişebildiğim kitaplarını edindim, yayınladığı dergileri toplayıp ciltlettim, gazetelerde çıkan yazılarını dosyaladım, fotoğraflarını biriktirdim, videolarını belgeliğime ekledim. Sonunda bende Türkiye'de başkasında olmadığını sandığım bir Vedat Günyol Belgeliği oluştu. Bütün bu birikimler omzuma büyük bir görev yükledi, bunlardan yararlanarak bir Vedat Günyol kitabı yazmalıydım. Yeni Ufuklar ve hümanizm üzerine yapılmış birçok akademik çalışma var, Vedat Günyol için yazılacak bir kitabın içeriği onlardan farklı olacaktı doğal olarak. Ana çizgimi belirlerken daha önce yapılmamış olanı, "Vedat Günyol'un kendi kaleminden yaşamöyküsünü" derlemeye karar verdim........."