'Belki hâlâ o besteler çalınır Gemiler geçmeyen bir ummanda'

Cuma günü İstiklal Caddesi'nde yürürken, Yahya Kemal Beyatlı'nın Rıfkı Melûl Meriç'e ithaf ettiği 'Itrî' şiirinden dizeler belleğime düştü.Caddede yürürken bir han aralığından sesler gelirdi, ayakta duran bir satıcı çocuk özellikle Türk müziğinden parçalar çalardı, ben dahil birçok kimse oraya uğrar, alışveriş yapardı.O ses sizi Tünel'e kadar takip ederdi, orada da Hakan Atala'nın 'Lâle Plak'çısına uğrar, yeni LP'leri, CD'leri alırdık.Daha aşağılara indiğinizde Faruk Erengül'ün mağazasına gelirdiniz.Kentin bazı özellikleri kaybolunca kişiliksiz bir ortam çıkıyor ortaya.Müziğin yanı sıra Kitap Sarayı, Necdet Sander Kitabevi de ses dünyasını edebiyatla bütünleştirirdi.Sirkeci'ye de insek Sahibinin Sesi'nin, Columbia'nın, Odeon'un klasik müzik ürünlerini bulurduk. Unutmayalım ki onları satanlar da sattıklarının ne olduğu, niteliği konusunda bilgi verecek kadar kitap ve müzik bilgisine sahiptiler; bir tıkla bütün bilgilere ulaştığını sananların devri daha başlamamıştı.Haberin DevamıNişantaşı'na geldiğimde Karum adlı kırtasiyecinin de kapandığına tanık oldum.Teknolojinin egemenliğini elbette biliyoruz ama her alanı da yok etmesi, tarihi yok etmek anlamına geliyor benim için.Şimdi herkes her şeyi dinleyebiliyor, bu eşitlik beni sevindiriyor.Geçmişte müziği dinlenmek için çektiklerimi de unutmadım.Bir müzik aleti alabilmek için sevgili iki dostum bana yardım etmişlerdi.Şahin Alpay ve Zülfü Livaneli. İsveç'ten getirdikleri aletleri almak için Ayvalık'a gittim, İzmir'e gelip uçakla evime taşıdım.'Makaralı teyp'i de o zaman Roma temsilcimiz olan sevgili Mehmet Demirel'in yardımıyla aldım.Bazı türleri yaşatmak lazım; TRT Müzik'teki fasılları dinliyorum. Fasıl bizim gençliğimizin vazgeçilmeziydi, radyolarda, gazinolarda fasıl yapılırdı. Birçok müzisyenin fasılları dışında Nevzat Atlığ da LP ve CD icralarının kayda geçirilmesini sağladı.Müzik konusunda koruma derecemiz