Yeni akademik yıl başladı. Üniversitelerin koridorlarında yeniden genç adımların sesleri yankılanıyor. Bu hafta bölümümüzde yeni öğrencilerle ilk dersime girdim. Gözlerinde taşıdıkları heyecan ve umut, bana her yıl yeniden hatırlatıyor: Üniversite yalnızca bilgi aktarılan bir mekân değildir; aynı zamanda düşünmenin, sorgulamanın ve hakikati aramanın en güçlü iklimidir.
Merhum Prof. Dr. Yılmaz Özakpınar hocanın, üniversitenin varoluş gayesini kaleme alırken şu sözlerle altını çizmişti: "Üniversite, öğrenciye ne düşüneceğini değil, düşünmeyi öğretir." Bu cümle, hem akademisyenler hem de öğrenciler için yol gösterici bir pusula olmayı sürdürüyor. Üniversitenin gayesi, gençlere hazır kalıplar sunmak değil; onların kendi akıllarıyla hüküm verme kabiliyetini geliştirmektir. İlk dersime giren gençlerin gözlerindeki ışık bana, bu yolculuğun henüz başında olduklarını hatırlattı. O pırıl pırıl bakışlarda sadece meslek sahibi olma arzusu yoktu; aynı zamanda kendilerini keşfetme, dünyayı anlamlandırma ve bir parçası oldukları topluma katkı sunma isteği vardı. Üniversitenin sunduğu en kıymetli imkân da tam burada başlıyor: Düşünme özgürlüğünü, sorgulama cesaretini ve hakikati arama tutkusunu diri tutmak.
Özakpınar hocanın ifade ettiği gibi, üniversite bir "bilgi imalatçısı" değildir; parça parça bilgi üreterek katalog genişletmekle övünmez. Onun asıl işlevi, hakikatin izini sürmek, tam kavranamayacağını bilse de o yolculuğa gönülden bağlı kalmaktır. Bu yolculukta en büyük sermaye gençlerin merakıdır. Merakını kaybetmeyen öğrenci, düşünmenin kıymetini bilir; düşünmeyi öğrenen öğrenci ise hayatı boyunca hakikatin peşinde yürür. Üniversiteler, toplumun geleceğine yön veren kurumlar olarak, sadece meslek edindirme işleviyle sınırlı kalamaz. Gençlerin zihinsel ufkunu genişletmek, onları farklı fikirlere açık kılmak, eleştirel düşünceyi benimsetmek ve entelektüel cesaret kazandırmak da en az teknik bilgi kadar önemlidir. Çünkü bir milletin ilerlemesi, yalnızca ürettiği bilimsel verilerle değil; o verileri anlamlandıran, sorgulayan ve insanlığın yararına kullanabilen nesiller yetiştirmesiyle mümkündür.