Siyasi savaşın yeni cephesi: Oyun kültürü

ABD siyaset sahnesinde son haftalarda yaşanan bir dizi olay, popüler kültürün nasıl bir propaganda aracına dönüştüğünü çarpıcı biçimde gösterdi. Beyaz Saray ve İç Güvenlik Bakanlığı (DHS), özellikle Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) birimi için gençlere ulaşmak amacıyla sıra dışı bir yöntem seçti: video oyunu memleriyle personel alımı yapmak.

Gündemi sarsan olayda, Başkan Donald Trump'ın yapay zekâyla üretilmiş, Halo serisinin kahramanı Master Chief'in zırhını giymiş hali Beyaz Saray'ın resmi X hesabından paylaşıldı. Ardından DHS, göçmenleri "parazit uzaylılar"la özdeşleştiren ve "Seli Durdurun" sloganı taşıyan bir ICE duyurusunu dolaşıma soktu. Kısa süre sonra Pokemon temalı, "Hepsini Yakalamalıyız" (Gotta Catch 'em All) sloganlı ICE videoları da TikTok'ta yayımlandı. Bu paylaşımlar, masum bir popüler kültür şakasından çok, genç seçmenleri hedef alan bilinçli bir stratejinin ürünüydü.

Dijital zırhın ardındaki dehumanizasyon

Oyun kültürünün bu kadar kolay araçsallaştırılması, "oyunlaştırma" (gamification) olgusunun geldiği tehlikeli noktayı ortaya koyuyor. Video oyunları normalde eğlence, strateji ve hayal gücüyle örülüdür; ancak burada göçmenlik gibi insani bir mesele, bir "düşman avı"na indirgeniyor. Halo'nun kahramanı Master Chief'in zırhı, artık insanları "parazit" olarak gören bir ideolojinin simgesi haline geliyor. Böylece genç bir oyuncu için, oyunda düşmanı yok etmek kadar doğal bir eylem, gerçek dünyada "öteki"ni hedef almanın bir metaforuna dönüşüyor.

Video oyunu endüstrisinin sessizliği de bu tabloyu güçlendiriyor. Şirketler, politik tartışmalara karışmama gerekçesiyle bu tür propaganda biçimlerine tepki vermiyor; böylece farkında olmadan bu tepkisel siyasetin parçası haline geliyorlar. Bu stratejinin arkasında, Trump'ın eski baş stratejisti Steve Bannon'ın "oyuncu kültürü"ne dair analizleri bulunuyor. Bannon, yıllar önce internet forumlarında örgütlenen "kökleri olmayan genç erkeklerin" politik gücünü fark etmişti. Bugün bu analiz, sosyal medya çağında gerçek bir propaganda tekniğine dönüştü.

X ve TikTok gibi platformlar, artık yalnızca iletişim mecrası değil, "memetik savaşın" karargâhı konumunda. Elon Musk'ın X platformunda nefret söylemine yönelik kısıtlamaları gevşetmesi, bu toksik kültürün daha örgütlü hale gelmesine zemin hazırladı. Birkaç saniyelik video ya da bir mem, karmaşık siyasi tartışmalardan çok daha hızlı yayılıyor; dijital çağda hızın kendisi bir silah haline geliyor.