Bugün tarih 5 Ekim. Takvim yapraklarını 1979'a çevirdiğimizde Ankara'da sıra dışı bir gün yaşanıyordu. Filistin Kurtuluş Örgütü Lideri Yaser Arafat, Başbakan Bülent Ecevit'in özel davetlisi olarak Türkiye'ye resmi ziyarette bulunuyordu. Bu, NATO üyesi bir ülkenin, Filistin davasının liderine kapılarını resmen açtığı ilk ziyaretti.
Esenboğa Havalimanı'na inen Arafat'ı Başbakan Yardımcısı Hikmet Çetin karşılamış, ardından Çankaya'da Başbakan Bülent Ecevit'le buluşmuştu. İki lider sarılarak kucaklaşmış, Arafat'a "Aziz dostum" diye hitap eden Ecevit, tarihe geçen şu cümleyi kurmuştu: "Biz, Filistin halkının kendi devletini kurma hakkı dahil, bütün ulusal haklarını sonuna kadar destekleme kararlılığındayız."
"Zafere kadar devrim"
Ankara'da o gün, yalnızca resmi görüşmeler yapılmadı; bir simge de yaratıldı. Gaziosmanpaşa'da Filistin Kurtuluş Örgütü Temsilciliği açıldı ve törende Filistin bayrağı Arafat tarafından üç kez öpüldükten sonra göndere çekildi. Marşlar söylendi, sloganlar atıldı: "Filistin Araptır", "Zafere kadar devrim", "Kanla, ruhla seni sarıyoruz ey Filistin." Arap ülkelerinin ve sosyalist blok temsilcilerinin yanı sıra, Türk aydınları, sendika ve meslek örgütü temsilcileri de oradaydı. Filistin marşı "Biladi" Ankara semalarında yankılanırken, Türkiye Cumhuriyeti'nin Filistin davasına verdiği açık ve onurlu destek dünyaya ilan ediliyordu. Arafat törende yaptığı konuşmada Camp David anlaşmalarını "Filistin halkına dayatılan bir komplo" diye nitelemiş, "Sizin gibi şerefli dostlarımız sayesinde bu komployu bertaraf edeceğiz" demişti. Umutla bitirmişti sözlerini: "Zaferimiz uzak değildir. Birliğimiz gelecekte de sürecektir ve kara bulutların ardından sızan ışık, şerefli geleceğimizi aydınlatacaktır."
Akşam Başbakanlık Konutu'nda verilen yemekte Bülent Ecevit, "Ortadoğu sorununun ilgili ülkeler arasında çözülmesi, başkalarının karışmaması gerekir" diyordu. CHP hükümeti, Filistin halkının bağımsızlık mücadelesini yalnızca diplomatik bir jest olarak değil, anti-emperyalist bir sorumluluk olarak görüyordu. Ecevit, "Türkiye emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı kurtuluş savaşı veren ilk ülkedir. Bağımsızlık mücadelelerinde yanınızda yer almamız tarihsel bir görevdir" sözleriyle hem Türkiye'nin tarihsel misyonunu hatırlatmış, hem de Filistin davasına duyulan samimi dayanışmayı vurgulamıştı.