2014 yılıydı. Biraz geç başladığım yüksek lisans eğitimimi tamamlamış, "Türkiye'de Kürt Kimliğinin Siyasallaşma Süreci ve Medya" başlığıyla tezimi savunmuş ve mezun olmuştum. Elbette çok çaba harcadığım, ince eleyip sık dokuduğum, üzerine okumalar yaptığım bu multidisipliner çalışmayı kitap olarak yayımlamak istemiştim. Adını vermeyeyim ama ismi de içerikleri gibi 'milliyetçi' olan bir yayınevine giderek yayımlatmak istemiştim. Birkaç ay inceledikten sonra önce tamam dediler ve kapak tasarımı filan yaptılar. Sonra ne olduysa tam da 'demokratik açılım' günlerinde, akademik jüriden geçerek onaylanmış, YÖK tarafından kabul edilerek yayımlanmış bu çalışmayı "içeriğinden dolayı yayımlayamıyoruz" diyerek geri çevirdiler. Yıldık mı Hayır!
Kısa bir süre sonra İstanbul Üniversitesindeki bir çalıştayda bulunan Almanya merkezli yayınevinden e-posta adım. Çalışmamı yayımlamak istiyorlardı. Anlaşma, sözleşme vs. (Alman disiplini işte) hazır hale geldi ve yayımlandı. Kapağını kendim seçmiştim: bir AK-47. PKK terör örgütü tarafından da kullanılan ve hatta neredeyse onlarla özdeşleşen, Sovyet Mihail Kalaşnikov tarafından tasarlanan ve 1947'de üretilen bu silahın tam adı Avtomat Kalaşnikova (Otomatik kalaşnikof) olarak hafızalarda yer etmiştir. Kapakta yer almasını eleştirenler de oldu elbette. Aslında eleştiri nedeni "Kürtleri silahla eşleştirmek doğru değil" yaklaşımından ibaretti. Ama günün sonunda gördük ki, yine yeni bir açılım sürecine girdiğimizde 3-5 terörist Irak'ın kuzeyinde yer alan Süleymaniye'de sembolik olarak "AK-47"lerini yakmıştı.
"Kürtleri silahla eşleştirmek" elbette doğru değil. Hatta hiçbir halkı, ülkeyi eşleştirmek doğru değil. Tıpkı hiçbir halkı, bir örgütle eşleştirmenin doğru olmadığı, olmayacağı gibi. Bu arada "3-5" demişken, terör örgütü PKK, ilk baskınını 15 Ağustos 1984 tarihinde Siirt'in Eruh ilçesine gerçekleştirmişti. Saldırıda PKK terör örgütüne ilk şehidimizi (Er Süleyman Aydın) vermiş, 9 asker ve 3 sivil yurttaşımızın da yaralandığı haberini almıştık. Olayı duyan dönemin başbakanı Turgut Özal ise şu tepkiyi vermişti: "Bunlar 3-5 çapulcunun marifeti!"