28 Şubat ruhu mu hortladı!

Evet, çoktandır devlet ile halkın karşı karşıya geldiğine şahit olmadığımız, hatta yok olduğu ile sevindiğimiz eski Türkiye ve yeni Türkiye metaforlarıylaavuntularıyla oyalandığımız, duygularımızın istismar edildiği bir olayla sarsıldık. Zaman zaman dile getirilen, hatta gurur meselesi olarak dile getirilen, "Aman ha biz gidersek 28 Şubat ruhu geri gelir, başörtüler yine coplanır" türü ne kadar söylem varsa hepsi onlar gitmeden gerçekleşti. Hakikaten yaşananları anlamak çok zor. Hele de bu yürüyüşün yapılacağı günler öncesinden belliydi. Bölge illerde astıkları pankartlarla basın açıklamasının yapılacağı duyurulmuştu. Sosyal medya hesaplarındangruplardan etkinliğe insanlar davet edilmişti. Bütün bu hazırlıklar yapılırken sessiz kalınıp açıklama olduğu an yapılan operasyonu anlamak mümkün değil. pushfn('ads'); Hangi görüşten olursa olsun tüm vatandaşların eşit olduğu anayasanın vatandaşlara sunduğu haklar hiç kimse tarafından engellenemez ve yoksun bırakılamaz ilkesiyle: "Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir." Net olarak belirtmeli ki gerekçesi ne olursa olsun, şiddet içermeyen eylemlere karşı bu şekilde müdahale kabul edilemez. Bir dönemin hak arayanlarının bu dönemin haksızlık edenleri; bir dönemin mazlumlarının bugünün zalimleri olması üzücü ve düşündürücüdür. Bu baskıya maruz kalanların suçları kendilerince bazı haksızlıklara boyun eğmemeleri mi Kimin suçu varsa gerekli suçlular tespit edilip, suiistimale açık kapı bırakmadan ve insanları tahrik etmeden gerekli kişilerin yargılamasının yapılması ve suçu varsa cezasının verilmesi beklenir. Eğer ortada kanıtlanmış bir suç yok ise bu kadar baskı, zulüm ve ülkede infiale yol açacak olayların yaşanmasına neden müsaade ediliyor DEVLETE GÜVEN ZEDELENMEMELİ!Devlet bu görüntülerle gündeme gelmemeli, hele de kamu malına zarar verilmediği, şiddet uygulanmadığı bir basın açıklamasının böyle bastırılmasının hiçbir anlamı, mantıklı, haklı gerekçesi ve izahı olamaz. pushfn('ads'); Bazı görevliler nasıl bir kin ve nefretle yüklü ki normal bir insanın yapamayacağı yoğunluktaki saldırı gerçekleşti. Siyonist zalimlerin bile kadınlara el uzattığına şahit olmadık. Her ne olursa olsun bir kadına bir erkeğin saldırısı kabul edilemez. Kadın cinayetlerinin, kadına şiddetin bu kadar çok konuşulduğu bir dönemde, şiddetin en âlâsının kamu yetkilisinin yapması da asla kabul edilemez. Coplarla, plastik mermilerle savaş meydanındaki gibi bir saldırının hiçbir izahı yok. Ekrana yansıyanlardan; sanki içlerinde İslam'a ve Müslümanlara karşı biriktirdikleri kin ve hıncın intikam duygusunun da bir yansıması olduğu net bir şekilde görülüyor. Bu talihsiz olaylarla, hükümetin bir tarafının(!) ne kadar esaret altında olduğu açık bir şekilde buradan da anlaşılıyor. Hele de adeta devletin kucağına sığınmış, bir apartmanın köşesinde bekleyen insanların coplanmasını kim nasıl izah edebilir Kamu görevlisinin vazifesi; suçluyu yakalayıp ilgili makamlara teslim etmektir. Masum insanı olduğu kadar suçluyu da korumak kamu görevidir. Bunun arkasında mutlaka başka şeyler olmalı. "Görüntülerden anlaşıldığı kadarıyla iki polisin olaylara karışmış olabileceği, bu nedenle soruşturulacağı" gibi tamamen yavan, çiğ ve konuyu izahtan vareste milletin aklıyla dalga geçen açıklama da anlaşılır değil. Milletimizin bir parçası ve göz bebeği olan güvenlik güçlerinin, emniyet teşkilatının tümünün halkın gözünde bu kadar itibarsızlaştırmaya kimsenin hakkı yoktur. Kamu otoritesine güven sarsılmamalı ve zaafa uğratılmamalıdır. Kim olursa olsun şiddet içermeyen bir eylemde, insanlara sert mukavemette bulunulmasının arka planını sorgulamadan edemiyor insan. Yoksa her şey seçime odaklı bir oy kaygısından mı ibaret 28 ŞUBAT'I PELESENK ETMEK!