Cahiliye döneminde bir deve çobanın en önemli görevlerinden biri, onları sulamasıdır. Çoban develerini sulamak amacıyla onları bir gölet ya da havuzun başında toplar. Su kaynağı sınırlı olduğu için su içmek amacıyla sürüsüne doğru yabancı bir deve olduğunda bunu ürkütüp suya ulaşmasını engeller. Deve suya ulaşmaya çalışsa da "sürekli bir şekilde onu korkutarak" zaman kazanır. Çobanın bu eylemi rhb köküyle ifade edilir ve kökün irhâb formu tam olarak bu eylem için kullanılır (İbn Fâris, Mucem). Günümüzde bu kelime, terörizm olarak tanımlanır. Zira sürekli bir korkuyu diri tutma çabasını ifade etmektedir.
Kökte bulunan "sürekli korku" anlamı onu korku anlamı taşıyan havf gibi kelimelerden ayıran temel noktadır (Mustafavî, Tahkîk). Bundan dolayı kökten türeyen ve Kur'an'da çeşitli şekillerde karşımıza çıkan kelime türevlerinde bu sürekli korku anlamını göz önünde bulundurulması elzemdir. Mesela Allah İsrail'in oğullarına çeşitli nimetler vermiştir. Bu kapsamda onlardan peygamberler seçmiş, kitaplar vermiş, Firavun gibi pek çok beladan onları kurtarmıştır. Karşılığında ise Hz. Peygamber son peygamber olarak görevlendirildiğinde onun niteliklerini saklamayacaklarına dair Yahudilerden ahit almıştır. Sözlerinde durmamaları halinde başlarına bir musibetin geleceğini ise "sürekli hatırlarında tutmaları" istenmiştir. Bu emir, fe iyyâye ferhebûn şeklinde "sürekli olarak sadece benim sizi yok edeceğim duygusunu hissedin" anlamında ifade edilmiştir (Bakara 2/40).
"Sürekli Korku" Arayışı
"Sürekli Korku" anlamı taşıyan ve Kur'an'da geçen kelimelerden biri ruhbanlıktır. Allah'tan "sürekli korku duyma" duygusunu canlı tutup yaşatmak isteyen bazı Hristiyanların icat ettiği ancak sonradan Hz. Peygamber'i inkâr ederek kapsamını ihlal ettikleri bir yaşam tarzıdır (Hadid 26). Kökten türeyen ve sözlükte "Allah'tan sürekli olarak korkan" kök anlamını taşıyan râhib kelimesinin çoğulu da ruhbandır. Allah'ın dediklerini değil din adamlarının buyruklarını din haline dönüştüren Yahudilerin hahamlarını; Hristiyanların ise rahiplerini ilah edindiği anlatılırken Hristiyan din adamları manasında ruhban kelimesi geçmektedir (Tevbe 9/31).
Korku İmparatorluğu
Firavun'un "korku imparatorluğu"nu sürdürebilmesi için "sürekli bir korku"yu canlı tutması gerektiğini tespit eden sihirbazlar, büyüleriyle bu endişeyi diri tutmuşlardır. İçlerine civa koydukları iplikleri ya da sopaları güneş ışığına maruz bırakmışlardır. Civanın genleşmesiyle ipliklerin hareket ettiğini gören ancak civanın kimyasal niteliğinden habersiz halklara kendilerini, "olağanüstü güçleri olan insanlar" olarak tanıtmışlardır. Maaş aldıkları Firavun'a itaat etmemeleri halinde olağanüstü güçleriyle onları yok edecekleri korkusunu benliklerine yerleştirmişlerdir. Bu korku sahneleri, merasimlerde, toplantılarda, meydanlarda, umuma açık alanlarda defalarca tekrarlanarak korku tüm hücrelere yerleştirilmiştir. Güçlerini sergileyip Hz. Musa'yı alt edeceklerini zannettikleri müsabakada "ellerindekini atıp insanların gözlerini büyülediler ve onların kalplerine sürekli bir korku yerleştirmek istediler (isterhebûhum)." (Araf 116). Bu korku sürekli olmalıydı ve bundan sonra hiç kimse Firavun'a meydan okuyamamalıydı. Ancak Hz. Musa asasıyla bu korku eşiğini aştı. Günümüzde Gazzelilerin operasyonlarına Musa'nın Asası ismini vermeleri, Siyonizm'in herkesi kontrol eden ve dilediğini yok edebilen en üstün güç olduğu iddiasıyla inşa ettiği korku imparatorluğunu yıkmayı ifade eden bir simge olarak da karşımızda durmaktadır.
Savunma ve Korku
Rhb kökünden türeyen irhâb, İslam savuma sanayisinin bir ilkesi olarak Kur'an'da yer alır. Buna göre Müslümanlar, kâfirlere ve Allah düşmanlarına karşı ellerinden geldiği kadar atıcık esasına dayalı kuvvet ve silah hazırlamalıdırlar. Ayrıca düşmana taarruzda ve intikalde kullanacakları savaş için çakılı atlar beslemelidirler. Bunların amacı ise irhâb yani "sürekli bir korku" oluşturarak düşmanın Müslümanların topraklarına musallat olmasını önlemek içindir. Caydırıcılık adını verdiğimiz bu taktik, yazımızın başındaki deve örneğiyle ifade ettiğimiz gibi bize ait olmayanı uzakta tutup engellemeye yarar (Enfâl 60). Bu çerçevede hazırlık yapılan silahlarla "İslam'a düşman olan münafıkları, Beni Kurayza Yahudilerini ya da Persleri rezil rüsva edersiniz." (Taberî, Tefsir) Günümüzde irhâb kelimesi, terörizm şeklinde tercüme edilmektedir. Kelime kökle etimolojik olarak örtüşse de irhâb, İslam savunma anlayışında "zalimin sürekli korku içinde olmasını ve böylece zapturapt altında tutulmasını sağlayan bir şuur"un adıdır.
Yahudiler ve Korku
Rhb kökünün kullanıldığı ayetlerden birisi Medine döneminde Uhud gazvesinden sonra inen Haşr suresinde geçer. Haşr suresinde Medine'de yaşamakta olan ve Hz. Peygamberle yaptıkları "kent savunması" antlaşmasına ihanet ederek İslâm toplumunu ortadan kaldırmak üzere Mekkeli müşriklerle ittifak yapan Nadîroğulları isimli Yahudi boyunun Medine'den topluca sürülmesi hadisesi ile Yahudilerle antlaşma yapan münafıklar konu edilmektedir. Rahbeten mastarının geçtiği ayet şöyledir:
"Şu bir gerçek ki, yüreklerinde size karşı duydukları korku (rahbeten) Allah'a karşı duyduklarından daha şiddetlidir. Çünkü onlar anlayışı kıt (fıkıhsız) bir topluluktur!" (Haşr 59/13).
Nadiroğulları'na mensup Yahudiler, Müslümanlara karşı sürekli bir korku içindedirler. Bunun nedeni Müslümanlara ve Medinelilere ihanet etmiş olmalarıdır. İhanetin Müslümanlarca cezasız bırakılmayacağını bilen ve bunun ispatı niteliğindeki çeşitli operasyonlara Bedir'de ya da Uhud'da şahit olan yahudiler, sıranın kendilerine geleceği korkusunu sürekli içlerinde taşıdılar. Ashabın ihanetlerine vereceği ceza, Allah'ın uygulayacağı azaptan daha korkunç görünüyordu. Allah'ın dinini tahrif eden, peygamberlerini katleden ve kitaplarını değiştiren bir toplumun, Allah'ın vereceği cezadan daha çok Hz. Muhammed'in ordusundan korkuyor oluşu, Allah inançlarının da ciddiyet derecesini göstermektedir.

20