Simgeler ve semboller, uzun cümlelerle anlatmamız gereken hadiseleri, bilgileri ya da analizleri tek bir görselle anlatmamızı sağlar. Semboller, şiarımızdır. Onlardan vazgeçemeyiz. Sembol kelimesi yerine Kur'an'da şe'âir (tekili şe'îratun) kullanılmaktadır. "Allah'ın dininin sembolleri" olarak tercüme edebileceğimiz şe'âir, Kur'an'da dört kez geçer.
Şe'âirin türediği ş-a-r kökü, dilimizde şiir, şiar ve şuur gibi kalıplarda sıklıkla kullanılır. Kök anlamı "hissetmek, ince ve hassas bir şekilde bir şeyi çepeçevre kuşatmak"tır. İnsanın başını kuşatan yumuşak saçlara şa'r, buğdayın hassas ve narin başağı şe'îr, savaşta her kabileyi gösteren ve çağrıldıklarında altında toplanacakları sancak şe'îradır. İçindeki hassas duyguları dile dökene şâir denir. Şuur ise çok ince bir duyarlılıkla bir şeyi idrak edip anlamaktır; vücut uzuvlarıyla öğrenmek demek değildir. Bu yönüyle şuur, Kur'an'da çokça kullanılır. Mesela şehitlerin ölü değil diri olduğu anlatılırken "lâ teş'urûn" denmiştir. Yani "Siz beş duyunuzla onların hayatta olduklarını tespit edemezsiniz; çok ince düşünerek, hassas bir idrakle ancak anlayabilirsiniz" denilmiştir.
Allah'ın dininin sembolleri de şekilleri ve fiziki varlıklarıyla değil taşıdığı anlam ve mana ile idrak edilebilir. Onlara şe'âir denir. Kur'an'da geçen bu semboller şunlardır:
Safa ve Merve tepeleri, Allah'ın dinin sembolleridir (Bakara 2/158) bu ikisini insanlar orada dua ederek, zikir yaparak ya da farzları eda ederek ibadet etsinler diye belirlemiştir (Taberî, Tefsîr, II, 710).
Hacca ait ibadetler (menâsik), Allah'ın dinin sembolleridir (Mâide 5/2). Dolayısıyla hac aylarında savaşılmamalıdır (Mukatil b. Süleymân, Tefsîr, I, 448).
Allah için boğazlanacak hedy kurbanlarına hürmet, kalbin takvasını gösterir (Hac 22/32-36). Onları beslemek ve bakımlarını yapmak gerekir. Kabe'de kurban edileceği anlaşılsın diye boynuna ipliklerle işaretler asılmış kurbanlıklara saldırılmamalı ve bunları götüren hacılara zarar verilmemelidir. Kurbanlığa bile saygı gösteriliyorsa onu yanında götüren Kâbe yolcusuna ne kadar değer vermek gerekir (İbn Cüzey)
Aynı kökten türeyen Meş'ar-i Harâm ise hac ibadetlerinden bazılarının eda edildiği ve Allah'ın zikredildiği yer olarak Arafat ile Mina arasındaki bölgeyi ifade eder (el-Bakara 2/198). Burası da haccın ruhunun hissedildiği alanlardan olduğu için bu kökle adlandırılmıştır.
Semboller, şiar'dır; yaşat!
Hac ibadetinin neredeyse tamamının İslam'ın özünü yansıtan sembollerle donatıldığını görmek mümkündür. Bu semboller Müslümanları müşriklerden ayırır. Allah'a teslimiyeti, isyandan ayırır. Bu nedenle namaza, Kâbe'ye, ihramlı insanlara, Kur'an'a ve ezana hürmet edilir. Bunlara saygı, insanın Müslümanlığının alametidir. Kişinin Allah'a kul olduğunu en büyük alameti ve sembolü ise cihaddır. Cihadın sembollerini kuşanmak ve bu sembolleri anlamak gerekir.
Bu yazıda "yaşadığımız asrın en kâmil ve şamil cihad operasyonu" olan ve 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan Aksa Tufanı'nda öne çıkan semboller ile bunların taşıdığı anlamlar ele alınacaktır. Semboller üzerinden Aksa Tufanı'nın seyri ve yaşananlar tespit edilecektir. Aksa Tufanı'nda dikkatimizi çeken altı sembol bulunmaktadır. Bu semboller şunlardır:
1. Kırmızı ters üçgen
Kırmızı ters üçgen sembolü, ilk kez Kassam mücahitleri tarafından Aksa Tufanı Operasyonu'nda kullanılmıştır. İmha edilen düşman hedefleri, ters kırmızı üçgenle işaretlenmiştir. Mücahitlere ait unsurlar ise ters yeşil üçgenle damgalanmıştır. Filistin bayrağındaki üçgenin askeri bir şekle dönüştürülmesiyle elde edilen sembol, logolarda ve eylemlerde direnişin desteklendiğini gösteren imgeler olarak yer almış ve büyük ilgi görmüştür. Kassam tasarımı olan kırmızı ters üçgen, Gazze soykırımına karşı direnişin simgesi haline gelmiştir.
2. Kanepe, asa ve direniş
Aksa Tufanı sırasında HAMAS lideri olan Yahya Sinvar, İsrail askerleriyle saatlerce tek başına savaşmış ve yaralanınca koluna turnike yaparak bir kanepede oturmak zorunda kalmıştır. Hem yaşlı hem de yaralı olan Sinvar, yürürken yaslandığı asayı, kendisine yaklaşan drona fırlatmıştır. Bu davranışı "Sinvar'ın Asası" şeklinde deyimleşmiştir. Pek çok Gazzeli, İsrail'e karşı meydan okuyuşun simgesi olarak koltukta pozlar vermiştir. Hz. Musa'nın nehri yararak Müslümanları kurtardığı asadan ruhunu alan sopa, Yahya Sinvar'ın şehadetiyle simgeleşmiştir. Kassam mücahitleri, 3 Eylül 2025 günü başlattıkları operasyona "Asayı Musa" adını vermiştir.
3. Terlik
Aksa Tufanı sırasında Kassam mücahitleri, terlikli göründükleri pek çok videoda teçhizatlı ve postallı İsrail askerlerini idam etmiş ve öldürmüştür. Terlikli bir mücahidin en ileri kıyafetlerle ve silahlarla donanmış İsrail askerlerini sürükleyerek esir aldığı görüntüler, mücahitlerin kararlılığını göstermiştir. Gazze üretimi terlikler, tüm dünyada ilgi odağı olmuştur. Müslümanların Gazzelileri yalnız bırakmasına rağmen terliklerin mücahitlerin ayaklarını koruması duygulu cümlelerin kurulmasına yol açmıştır. Kısaca şöyle bir cümle, Aksa Tufanı'nın özeti olmuştur: "Terazinin bir kefesine terliği, diğerine ümmeti koysak terlik ağır gelir!"
4. Battaniye
Gazze'nin soğuk ve yağmurlu kış gecelerinde hiçbir koruyucu ekipmanı olmayan insanlar, battaniyelere sarılmıştır. Onları örten, ısıtan ve kışın zemherisinden koruyan tek şey, üzerlerine örttükleri Hac Battaniyesi'dir. Genelde yaşlıların örttüğü bu battaniye, kimi zaman Yahya Sinvar'ın üzerinde görüntülenmiş kimi zaman da kar yağarken pusuda bekleyen ve üşümemek için battaniyelere sarınan Kassam mücahitlerinin dizleri üzerinde yerini almıştır. Yaralılar bu battaniyelerle taşınırken mücahitler, roketlerini bu yaygılara bürümüşlerdir. Çünkü kuşatma ve ambargo boyunca Müslümanlar, Gazze'yi korumayı ordulara değil, battaniyelere bırakmıştır. Aksa Tufanı sonunda battaniye, Gazzelilerin hiçbir sığınağı olmadığını ve yalnızlığını özetleyen bir sembole dönmüştür: "Bir battaniye, ordulardan daha fazla Gazzelileri korudu."