Aç değilsiniz ama canınız bir şeyler yemek istiyor ve zihninizde bu yankılanıp duruyor. Bunu bir adı var: Food noise, yani yemek gürültüsü! GLP-1 üzerine yaptığı çalışmalarıyla tüm dünyada tanınan Lotte Bjerre Knudsen ile sebepsizce zihne üşüşen ve tekrar tekrar kendini hatırlatan yiyecek düşüncelerini konuştuk.
Son yıllarda adı giderek daha sık duyulan bir hormon var: GLP-1. Aslında vücudumuzun doğal olarak ürettiği bu molekül, kan şekeri kontrolünde ve iştah düzenlemesinde görev alıyor. Diyabet tedavisinde kullanılan ilaçlara ilham vermesiyle bilinse de, bilim dünyası artık GLP-1'in bundan çok daha fazlasını sunduğunu tartışıyor. Kalp, beyin, karaciğer ve böbrek sağlığı üzerine olası etkileri, hatta uzun ve sağlıklı yaşam (longevity) alanındaki umut verici bulgular, onu günümüzün en dikkat çekici araştırma konularından biri haline getirmiş durumda. Viyana'da düzenlenen Avrupa Diyabet Kongresi'nde bu alandaki öncü isimlerden biriyle, GLP-1 agonistlerinin obezite tedavisi için geliştirilmesine öncülük eden Prof. Dr. Lotte Bjerre Knudsen ile bu nedenle bir araya geldim. Hem bilimsel gelişmeleri hem de geleceğe dair öngörüleri konuşma fırsatım oldu.
Sürekli yemek düşünüyorsanız…
Hiç aç olmadığınız halde sürekli yemek düşündüğünüz oldu mu Örneğin sabah 11.30 civarında toplantıdayken aklınız birden öğle yemeğine kayıyor, "acaba ne söylesem" diye düşünmeye başlıyorsunuz. Akşam televizyon izlerken ekranda gördüğünüz çıtır patates kızartması, size mutfağa gidip atıştırmalık bir şeyler hazırlama fikrini çağrıştırıyor. Bir kafenin önünden geçerken kahve kokusu duyduğunuzda, yanına tatlı bir şeyler isteme düşüncesi zihninizi kaplıyor.
Tüm bunlar elbette alışılmadık tepkiler değil. Ancak "yemek gürültüsü" (food noise) kavramı bundan daha ötesini ifade ediyor. Yemek gürültüsü, yalnızca açlık zamanlarında akla gelen düşünceler değil; günün herhangi bir saatinde, sebepsizce zihne üşüşen ve tekrar tekrar kendini hatırlatan yiyecek düşüncelerini tanımlar. Âdeta beynin arka planında hiç bitmeyen bir gevezelik gibi. Bu durum yalnızca dikkati dağıtmakla kalmaz, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını da zorlaştırabilir, hatta sürekli yeme isteği nedeniyle kilo yönetimini olumsuz etkileyebilir. Eğer yiyecek düşünceleriniz günün önemli bir kısmını işgal etmeye başlamışsa bunun sıradan açlıktan farklı olduğunun farkına varmak ve gerektiğinde destek almak çok önemli. Burada en değerli nokta, böyle bir durumda yalnızca bireysel çabayla değil, beslenme uzmanı ve hekim desteğiyle süreci yönetmektir.
Biyolojik ihtiyaç ötesinde
Son yıllarda literatürde de sıkça yer bulan food noise, özetle zihinde yiyeceklere dair yoğun ve sürekli düşüncelerin varlığını tanımlıyor. Kişi tok olsa bile aklının sürekli yiyeceklerde olması, yemekle ilgili güçlü dürtüler hissetmesi bu duruma örnek. Yani aslında food noise, iştahı biyolojik ihtiyaçların ötesinde yönlendiren bir "bilişsel gürültü" olarak da özetlenebilir.
Peki, içinizdeki bu yiyecek gürültüsünü durdurmak mümkün mü Cevabı evet! Dengeli öğünler, düzenli egzersiz, stres yönetimi ve kaliteli uyku, bu gürültüyü sessizleştirmenin en kıymetli adımlarından. Araştırmalarda ise GLP-1'in bu gürültüyü azaltarak obeziteli kişilerin yiyeceklerle olan zihinsel meşguliyetini hafiflettiği, böylece hem porsiyon kontrolünü hem de dengeli beslenmeyi kolaylaştırabildiği gösteriliyor.
Son yıllarda "longevity" yani uzun ve sağlıklı yaşam kavramı da hem bilim dünyasında hem de toplumda en çok konuşulan başlıklardan biri haline geldi. Dr. Bjerre ile sohbetimizde de 30 yılı aşkın süredir araştırılan GLP-1 hormonunun artık yalnızca obezite ve diyabet tedavisinin ötesine geçtiğini vurguladı. Büyük ölçekli çalışmalar, GLP-1'in kalp, beyin, karaciğer ve böbrek sağlığını koruduğunu; ölüm oranlarını anlamlı derecede azaltabileceğini ortaya koyuyor. Yani Dr. Bjerre'nin ifadesiyle söz konusu olan yalnızca "daha uzun yaşamak" değil, aynı zamanda "daha sağlıklı yaşamak." Ancak unutmamak gerekir ki uzun yaşamın gerçek anahtarı hâlâ doğru beslenme, hareketli yaşam ve sürdürülebilir alışkanlıklarda gizli. GLP-1 umut verici olsa da tek başına mucize olmadığını unutmayalım!