Obezite alzheimer sürecini etkiliyor olabilir mi

Dünya nüfusu yaşlanmaya devam ederken yaşam süresi ise giderek uzuyor; ama bu uzayan yılları ne kadar sağlıklı geçirdiğimiz giderek daha önemli hâle geliyor. Alzheimer, bugün birçok kişinin "İleride başıma gelir mi" diye düşündüğü hastalıkların başında. Genetik ve çevresel faktörler her zaman gündemde ancak son günlerde yayımlanan bir çalışmada araştırmacıların dikkatini çeken başka bir konu daha var, o da günümüzde giderek yaygınlaşan kronik hastalık obezite. Kuzey Amerika Radyoloji Derneği'nin yeni bir çalışması, obeziteyi alzheimer hastalığıyla olan ilişkisini yalnızca risk artışı düzeyinde değil, hastalığın biyolojik ilerleme hızını etkileyen bir faktör olarak ele alıyor. Araştırmanın sonuçları metabolik sağlığın beyin sağlığı üzerindeki rolünü yeniden düşünmemiz gerektiğini gösteriyor.

Veriler destekliyor

Çalışmaya, bilişsel olarak sağlıklı bireyler ile alzheimer riskinin erken evrelerinde bulunan 400'ün üzerinde katılımcı dahil edilmiş. Katılımcılar yaklaşık beş yıl boyunca düzenli olarak takip edilmiş. Bu süreçte bireylerin beden kütle indeksleri değerlendirilmiş, belirli aralıklarla kan örnekleri alınmış ve alzheimer ile ilişkili biyobelirteçler incelenmiş. Aynı zamanda beyin görüntülemeleri yapılarak hastalığa özgü yapısal ve biyolojik değişimler izlenmiş. Sonuçlar obez bireylerde alzheimer ile ilişkili biyobelirteçlerin zaman içinde çok daha hızlı yükseldiğini ortaya koyuyor. Özellikle p-Tau217 proteini düzeylerindeki artış, obez bireylerde normal kilolu bireylere kıyasla belirgin şekilde daha hızlı gerçekleşmiş. Ek olarak sinir hücrelerindeki hasarı gösteren NfL düzeylerinin de obez bireylerde daha hızlı yükseldiği gözlemlenmiş. Beyin görüntülemelerinde de amiloid plak birikiminin obez bireylerde daha hızlı ilerlediğini gösterilmiş. Tüm bu veriler birlikte ele alındığında, obezitenin alzheimer hastalığının yalnızca ortaya çıkma riskini değil, hastalığın biyolojik ilerleme hızını da artırabileceğini söylemek mümkün.

Değiştirilebilir risk faktörü

Bu araştırmadan da yola çıkarak şunun altını çizmek istiyorum ki obeziteyi yalnızca kalp-damar hastalıkları ya da diyabet riski üzerinden düşünmek artık yeterli değil. Beyin sağlığı da bu tablonun önemli bir parçası. Vücutta uzun süre devam eden fazla yağ dokusu, sadece bel çevresini değil, zaman içinde beynin çalışma düzenini de etkileyebiliyor. İşin umut verici tarafı ise obezitenin değiştirilebilir bir risk faktörü olması. Alzheimer için bugün kesin bir tedavi olmasa da, obezitenin önlenmesi ve yönetilmesiyle hastalığın ilerleme hızının yavaşlatılabileceğine dair güçlü sinyaller var. Yani günlük hayatta attığınız küçük ama sürdürülebilir adımlar, uzun vadede beyin sağlığı açısından büyük farklar yaratabilir.