Mucize yeşil mi, modası geçici mi

Yazın gelişiyle serinleten soğuk içecekler gündemimizde. Matcha, bu noktada içecek menülerinin yeni gözdesi. Sosyal medyada her gün bir 'yeşil kupa' videosu karşınıza çıkıyorsa yalnız değilsiniz! Peki, nedir bu matcha ve artıları eksileri neler

Dünyanın dört bir yanında 'süper içecek' ilan edilen matcha, artık yalnızca bir çay değil zihinsel odaklanmadan cilt güzelliğine kadar birçok alanda kendinden bahsettiren bir yaşam tarzı sembolü olarak tanımlanıyor. İtiraf edeyim ben de son günlerde ofisteki genç arkadaşlarımın ikramlarına hayır diyemiyorum. Ama genel fikrim şu ki, seven gerçekten çok seviyor, sevmeyen ise bir daha içmiyor.

Peki, bu yeşil toz gerçekten söylendiği kadar faydalı mı Yoksa uzaklardan gelen, pahalı ve modası geçici bir alışkanlığa mı dönüştü Gelin yazın ferahlığına eşlik eden bu yeşil içeceğe biraz daha yakından bakalım. Ama önce küçük bir hatırlatmayla başlamak istiyorum: Her popüler olan sağlıklı değildir, hiçbir besin olmadığı gibi her yeşilin de mucize etkisi yoktur!

Nedir bu matcha

Matcha, aslında Japon kültürüne ait bir yeşil çay türü. Ancak farkı şu; diğer yeşil çaylarda yaprak demlenirken, matchada gölgede bütün yaprak toz hâline getirilip doğrudan tüketiliyor. Bu da tüm aktif bileşenlerin; özellikle kafein, L-theanine ve antioksidanların vücuda maksimum düzeyde alınması anlamına geliyor. L-theanine sakinleştirici etkisiyle bilinen bir aminoasit, kafeinle birleşince hem zihinsel uyanıklığı hem de gevşemeyi aynı anda sağlayabiliyor. Özellikle yaz aylarında artan sıcaklıklar ve tatil stresiyle birlikte bu etkiler daha da değerli hâle geliyor.

Daha fazla kafein

Matchada kahveden daha az ama yeşil çaydan daha fazla kafein var. Bir fincan matcha içtiğinizde yaklaşık 35-70 miligram kafein alırsınız, bu da bir fincan espressodan daha düşük ama daha dengeli ve uzun süreli bir etki yaratabilir. Yani uzun süreli odaklanma isteyenler için etkili olabilir. Hamilelik döneminde ise tıpkı kahve gibi sınırlamakta fayda var.

Matcha için, aslında yeşil çayın toz hâli diyebiliriz. İçeriğindeki yeşil çaydan da bildiğimiz EGCG (epigallokateşin gallat) adlı antioksidan sayesinde serbest radikallere karşı savaş açıyor. 1 fincan matcha yaklaşık 50-70 miligram EPCG içeriyor. Journal of Chromatography dergisinde yayımlanan araştırmada, aynı gramajdaki yeşil çaya göre 10 kat daha fazla EGCG içerdiği gösterilmiş. Bu güçlü antioksidanın hücre hasarını önlemeye ve inflamasyonu azaltmaya yardımcı olabileceğine dair pek çok araştırma mevcut. Bazı çalışmalar matchanın insülin hassasiyetine olumlu etkileri olabileceğini gösteriyor. Bazı araştırmalar ise sporla birlikte tüketildiğinde metabolizmaya destek olabileceğini de savunuyor.

Nasıl tüketilmeli

Zihinsel odaklanma ve sakinliği desteklemesiyle öne çıkan matchayı özellikle sabah saatlerinde veya öğleden sonra kısa bir ara için tercih etmenizi öneririm. Kahvedeki gibi etki göstermese de kafein içeriği nedeniyle gece geç saatlerde tüketmemekte fayda var. Geleneksel çay olarak demlemek dışında yoğurda ekleyerek, smoothie gibi ara öğünlerde, hatta şekersiz dondurma tariflerinizde kullanarak değerlendirebilirsiniz. Latte formunda tüketecekseniz kremasız ve şekersiz, bitkisel sütlerle tercih edebilirsiniz. İçeriğine eklediğiniz her şurup veya şekerli alternatifin hem kalori hem de besin değeri açısından olumsuz bir adım olduğunu hatırlayın! Rafine şeker ile tüketildiğinde etkisinin azabileceğine dair araştırmalar da mevcut. Tüketim miktarını ise günde 1-2 miligram yani bir çay kaşığı olarak düşünebilirsiniz; özellikle sıcak yaz günlerinde bol sıvı ile birlikte tüketilmesine özen gösterin. Latte formunda tüketirken matchayı çırpacağınız suyun derecesinin 75-80 derecenin üzerinde olmaması da besin değeri açısından kritik.