Bilinçli tüketimin yeni hikâyesi

Hiç fark ettiniz mi Sosyal medyada hiç tanımadığınız biriyle, sanki uzun zamandır hayatınızdaymış gibi bir yakınlık hissedebiliyorsunuz. Onun günlük rutinini izlerken, önerilerini takip ederken, içinizde garip bir 'tanıdıklık' doğabiliyor. Cambridge Sözlüğü'nün 'yılın kelimesi' olarak seçtiği 'parasosyal' terimi işte bu tek taraflı ama gerçek gibi hissedilen bağı tanımlıyor. Bu bağın kötü bir tarafı yok, modern yaşamın doğal bir sonucu bu. Birbirimizden ilham alıyor, birbirimize iyi geliyoruz. Ama mesele tüketim dönemleri olduğunda işler farklılaşıyor.

Ne kadarı gerçek ihtiyaç

Black Friday, diğer adıyla Kara Cuma yaklaşınca ekranların dili değişiyor. 'Kaçırma!', 'Son fırsat!', 'Sadece bugün!' gibi satırlar bir anda üzerimize doğru bağıran bir sese dönüşüyor. Bu noktada parasosyal ilişkilerin duygusal yakınlığı devreye giriyor. Güvendiğiniz, takip ettiğiniz insanların önerileri daha güçlü bir satın alma dürtüsüne dönüşüyor. Bilinçaltınız adeta şöyle fısıldıyor: "Bunu almalısın. Herkes alıyor. Sen de kaçırmamalısın." Fakat burada durmak, nefes almak ve bir soru sormak gerekiyor: "Bu gerçekten benim ihtiyacım mı, yoksa bana hissettirilen bir ihtiyaç mı" Kampanya dönemlerinde en çok yapılan hata, ihtiyaç ile istek arasındaki çizginin inceldiğini fark etmemek.

Tüketim davranışı ve beslenme psikolojisi

Tüketim davranışlarının altında yatan mekanizma, beslenme davranışlarıyla oldukça benzer. Duygusal açlıkla gerçek açlık nasıl karıştırılabiliyorsa, tüketim açlığıyla da gerçek ihtiyaçlar karıştırılabiliyor. Bildirimler ve kampanya mesajları dopamini tetikliyor. Karar yorgunluğu daha kontrolsüz alışverişe sebep olabiliyor. Parasosyal bağ önerilen ürünlere daha kolay inanmaya neden oluyor. Bu mekanizmaların aynısı duygusal yeme anlarında da karşımıza çıkıyor. Kontrolün kayması sadece alışverişi değil, tabağımızı da etkiler. Özetle iyi hissetmenin yolu fazla tüketmekten değil, doğru ve dengeli seçimlerden geçer. Daha az ama daha iyi içerik, denge...

Doğaya maliyeti ağır

İngiltere'de yapılan bir çalışma, Black Friday boyunca teslim edilen çevrim içi siparişlerin sadece bir günde 429 bin ton CO salınımına neden olduğunu ortaya koyuyor. Bu, Londra'dan New York'a 435 gidiş-dönüş uçuşuna eş değer. Ambalaj atıklarını ve Black Friday alışverişlerinin yüzde 80'inin tek kullanımdan sonra çöp sahalarına gittiğini düşündüğümüzde, bu toplu satışların zararlı sonuçları açıkça ortaya çıkıyor. Tekstil ürünleri de şaşırtıcı olmayan bir şekilde bu dönemde satın alınan en popüler ürünler arasında. Moda, hâlihazırda dünyanın en çok kirleten ikinci sektörü ve küresel karbon emisyonlarının yüzde 8'ine kadarını oluşturuyor. Tüketim çılgınlığı arttıkça, su kullanımı, plastik atık ve karbon salınımı da aynı oranda büyüyor. Kısacası, indirim veya kampanya adı altında yapılan bu yoğun tüketimin bedelini en çok gezegen ödüyor.