'Toz' üstüne düşünceler

"Toz" Murat Mahmutyazıcıoğlu'nun izlediğim üçüncü oyunu. "Fü" ve "Sen İstanbul'dan Daha Güzelsin"de olduğu gibi, burada da yine İstanbul'da ve erkek egemen bir toplumda kadınlara dair hesaplaşma çizgisini sürdürüyor yazar. Bu süreçte dünya ile birlikte Türkiye de değişimden geçiyor. Neil Armstrong'un Ay'a çıkışından Semiha Yankı'nın Eurovision macerasına, darbe rüzgârlarından patlayan bombalara, çarpık betonlaşmanın sancılarını çeken İstanbul'a hızlı bir yolculuk... Bu değişimleri küçük dokunuşlarla veriyor Murat Mahmutyazıcıoğlu. Zaten program dergisinde "Yazmak istediğim bir yol hikâyesiydi; oyuncunun bugünden bir anlatıcı karakter olarak sahnede var olacağı, anlatının olanaklarını kullanarak da hem geçmişe gidip hem de başka karakterlere bürüneceği ama ana karakterin hikâyesinden de çok uzaklaşmadan oyunsu ve keyifli bir izlek yaratmaktı amacım" diyor. İstanbul'un eski güzelliklerini çağrıştıran bir semtinden, Göztepe'den başlıyor yol hikâyesine. Yönetmen Hira Tekindor sahnelemede, söz konusu oyunsu yapıyı bozmadan zaman-mekân geçişlerini vurguluyor. Böylelikle akış bölünmüyor ve oyuncuya geniş bir alan açılıyor. Yakup Çartık'ın adeta puslanmış bir camın önünde asılı tül perdeye gönderme yapan yalın ışık tasarımı bizleri eskilere götürüyor. Göztepe'deki evin tozlu perdelerine... Perdelerin gerisindeki hayatlara belki de.ZERRİN TEKİNDORZerrin Tekindor Handan rolünde mükemmel bir oyun sergiliyor. Aslında, "Handan ve diğerleri" demek sanki daha doğru olur. Çünkü Mahmutyazıcıoğlu'nun şiddetin neden var olduğuna ve neden yok olmadığına dair sorusuna cevap olurcasına dolaşıyor kadınların dünyasında Tekindor: Handan, anne, babaanne, komşu, "ayyaş" Melahat hala, tren ya da metro arkadaşı temizlikçi Leyla... Bir kimlikten diğerine giriyor. Tonlamalarıyla, jestleriyle, mimikleriyle, bakışlarıyla yaşatıyor onca kadını. Onca karakteri boş bir sahnede oturduğu bir iskemle üzerinden konuşturuyor. Geri gidiyor, ileri sarıyor ve bir saat boyunca hem kendi içinde hem yakını olan o kadınların dünyalarında esen fırtınaları, meltemleri paylaşıyor. Handan'ın anlatısında babası "ünsüz avukat Vedat Özkan" da yer alıyor, önce sevgilisi sonra kocası