Son virajda son mesajlar

31 Mart'ta sandık başındayız; artık son virajdayız.

Bugüne kadar yapılan bütün anketlerde aslında seçmenin kararını çok önceden verdiğini, kararsız seçmenin tercihini son dakikaya bıraktığını gösteriyor. Bu da İstanbul gibi rekabetin yoğun yaşandığı yerlerde son mesajlar önem kazanıyor.

Baştan söylemeyelim.

Daha önceki yerel seçimlerle kıyasladığımızda bu kampanya dönemi çok daha sakin geçti.

Liderler büyük mitingler yerine kenti gezmeyi tercih ettiler.

Daha farklı iletişim kanallarını kullandılar.

Salon toplantılarında kentin fikir önderleriyle buluştular.

Sivil toplum örgütleriyle sinerji yaratmayı denediler.

Artık uzun süreli kampanya dönemleri bitti gibi gözüküyor.

Çünkü bilgiyi yayma, iletişim kurma kanalları da, araçları da çeşitlendi ve daha iyi sonuçlar alınmaya başlandı.

O yüzden popüler olmayan isimler için bile doğru bir iletişim kampanyası olması halinde sonuç almak kolaylaştı.

Ama altını çiziyorum.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Kampanyanın iletişim stratejisi doğru, güçlü ve gerçekçiyse ve tabii ki seçmeni ikna edebiliyorsa

Bu seçimlerde benzerlikler daha çok, fark yaratanlar daha azdı.

Benzer görüntüler, benzer fotoğraflar; birbirine yakın mesajlar da dikkat çekti.

Özetle...

"Ben olsam şöyle yapardım" dediğim çok ayrıntı oldu diyebilirim.

Tabii bunları bir iletişimci gözüyle yazıyorum.

Demokrasinin buna ihtiyacı var

HÜRRİYET'te özellikle büyükşehir adaylarının öncelikli projelerini verdik.

Hepimiz gördük ki; adayların ortak projeleri ve konu başlıkları var.

1 Nisan sabahı bu isimlerden biri başkan seçilecek.

Ortak başlıklar için bundan sonraki beş yıl rakip partiden destek alınamaz mı

Belediye meclislerinden ortak kararlar çıkmaz mı

Eğer muhalefet partilerinden biri başkan seçilirse Cumhur İttifakı'nın adayları bu konulara ayrıca destek veremez mi

Ya da tam tersi...

İktidar partisinin adayı başkan seçilirse muhalefet partileri"Olmaz"demeden bir araya gelip birlikte karar alamazlar mı

Neden olmasın...

Türk demokrasisinin bu olgunluğa, bu güç birliğine ihtiyacı var.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

6 Nisan'ı not edin

müthiş bir yetenek

Cem ile tanışın

İZMİRLİLER, İzmir'e gelecek olanlar dünyanın en genç şeflerindenHaberstockile tanışacak.

Maximilian Cem Haberstock,Türkiye'deki ilk konserinde Ahmed Adnan Saygun Senfoni Orkestrası'nı yönetecek.

Şef, piyanist, besteci ve "Genç Filarmoni Orkestrası Münih" in kurucusu Maximilian Cem Haberstock daha 19 yaşında

O geceTchaikovsky ve Schumann'ın eserleri seslendirilecek. Konserin solisti yine genç ve başarılı bir keman sanatçısı olan 21 yaşındakiTassilo Probstolacak.

Almanya'nın Münih kentinde Türk anne ve Alman babanın oğlu olarak dünyaya gelenHaberstock, altı yaşından bu yana piyano çalıyor. Carl Bechstein Yarışması yani Genç Müzisyen de dahil olmak üzere birçok piyano yarışmasında birincilik ödülünün sahibi... 9 yaşında beste yapmaya, 10 yaşındayken de orkestra şefliğine ilgi duymaya başladı. Genç sanatçı 12-15 yaşları arasında, dünyanın en saygın şeflerinden Mariss Jansons'un mentorluğunda çalıştı.