Yaşam süreleri de güncelleme istiyor

Türkiye İstatistik Kurumu, doğuşta beklenen yaşam süresini açıkladı: 78.1 yıl.

Bu, ilk bakışta umut verici bir rakam.

Ancak tablonun gölgeli tarafları da var.

Çünkü aynı rapora göre "sağlıklı yaşam süresi" yalnızca 57.6 yıl.

Yani bir insan, ortalama olarak hayatının son 20 yılını günlük faaliyetlerini kısıtlayan bir sağlık sorunuyla yaşıyor.

Hadi buyurun bakalım.

Yani TÜİK'e göre, biz bu ülkede ortalama 57 yaşımıza kadar "turp" gibi, sonrasını ise "bir şekilde idare eder" modunda geçiriyoruz.

Bu ne demek biliyor musunuz

58 yaşından sonrası, biraz hobi, biraz muayenehane…

Peki ben şimdi ne yapayım

Acaba son yıllarda değişen alışkanlıklar, farkındalıklar, beslenmedeki değişimler, tıbbın getirdiği olanaklar bu istatistikleri hiç mi tersine çevirmedi

İnstagrama bakacak olursanız; bugünün 60'lıkları, sabah 07.00'de "Spor salonundayım" diye hikaye paylaşıyor.

Haberin Devamı

Emeklilik dilekçesini verirken maraton yarışlarına başlıyor.

Bu insanların vücudu, kafası, ruhu eski jenerasyondan en az 10 yıl ileride diye düşünüyorum.

O yüzden bu "yaşam süresi" tablolarını acilen güncellemek lazım.

Bakın, kadınların yaşam süresi 80.7 yıl görünüyor.

Ama sağlıklı yaşam süresi 56.3 yıl.

Erkekler için de durum pek iç açıcı değil.

Sağlıklı yaşam süresi 58.9 yıl.

Yani bir erkek 60 yaşına gelmişse ve hala futbol takımındaki çocukluk arkadaşlarıyla WhatsApp grubunda aktifse istatistik dışı alanda oynuyor demektir.

Espri bir yana TÜİK inceliyor, araştırıyor, rakamları, verileri, istatistikleri ortaya koyuyor.

Ben yine de rakamların değil yaşam kalitesinden yanayım.

Türkiye'de sağlık alanında iyi gelişmeler oldu. Hastanelerimiz tıbbi gelişmelere ayak uydurdu ve çok daha hızlı sağlık süreçleri gelişti.

Türkiye'nin 60'lara gelmiş insanların tecrübelerinden çok daha fazla yararlanması gerektiğini düşünenlerdenim.

O yüzden kendinize iyi bakın…

Sosyal medya detoksu

bana çok iyi geliyor

Sakin ruhların bilgisayarın başına geçince ya da ellerine cep telefonlarını alınca nasıl bir sosyal medya canavarına dönüştüklerine inanamıyorum.

En baştan söyleyeyim.

Ben sosyal medyanın beni bilgilendiren, eğlendiren yanını seviyorum.

Haberin Devamı

Her an değil ama günün Z raporunu almak için gecenin sonunda nelerin olup olmadığını, nelerin konuşulup konuşulmadığına elbette bakıyorum.

Ama dediğim gibi tanıdığım bazı insanların sosyal medyadaki tavırlarını, ruh hallerini anlamakta zorlanıyorum.

Bir kere instagram gerçekten eğlenceli ve hepimizin hayatına renk kattığı kesin.

Galiba insanlar bu eğlenceli yanını biraz abartıyor.

Sabah uyanır uyanmaz paylaşıma başlıyor ve gece yatıncaya kadar o gün neler yapıldıysa paylaşmak istiyor.

Ve çoğu zaman da ne kadar mutlu olduklarını, ne kadar iyi vakit geçirdiklerini göstermek istiyorlar.

Anlıyorum, benim için sorun değil.

Ancak bazen öyle abartıyorlar ki,hayatın gerçeğinden kopuyorlar.

Haberin Devamı

Birilerielbette yakınları bunu hatırlatsa daha iyi olur gibime geliyor.

Bir de X gerçeği var.

Twitter'dan X'e evrilen süreçte bu sosyal platform bilgilendirme, haber paylaşma aracından daha çok linç kültürünün yaşandığı bir yere dönüştü.

Ve işte, bahsettiğim sakin ruhtan canavara dönüşen bu kalabalık grup dinlemiyor, anlamıyor, kabul etmiyor, hoşgörülü davranmıyor.