Torunlarımızla biz de bu kampanyayı yapabiliriz

GEÇENLERDE OPET'in kurucu Yönetim Kurulu üyesi Nurten Öztürk'le sohbet ediyordum. Başından geçen bir olayı anlattı.Ağustos ayının başı; Bodrum'da sabah erken bir saatte yüzmeye gidiyor.

Bir bakıyor; eldivenli bir grup insan ellerinde poşet, çöp topluyor.
Yaklaşıyor, soruyor.
Meğer Kazakistanlı bir yönetici, orada üst düzey görevlerde bulunmuş.
Şimdi ailesi, çocukları, torunları ve hatta köyün muhtarıyla beraber Bodrum'un çöpünü topluyor.
Düşünebiliyor musunuz
Bizim attığımız çöpleri, bizim misafirlerimiz topluyor.
Adam diyor ki.
"Biz ülkemizde de torunlarla bunu yaparız. Çocuklara doğaya saygıyı böyle öğretiriz."
O an Nurten Öztürk'ün içinden geçen şu oluyor.
"O kadar utandım ki... Ve karar verdim. Çöp atmamayı, doğaya sahip çıkmayı öğretmeliyiz."
İşte OPET'in yeni kampanyası "Doğaya Saygı, Çöp Toplama Seferberliği" böyle başlıyor.
Ama bakın bu sadece bir "temizlik kampanyası" değil.
Nurten Öztürk öyle bir cümle kuruyor ki, altını çizmek lazım.
"Doğaya atılan her çöp, sadece bir atık değil; vatan toprağının bağrına saplanan bir tehlike, bir yangının kıvılcımıdır."
Bu cümle bence her sosyal medya duvarına asılmalı.
Çünkü bizim en büyük sorunumuz burada.
Çöpü bir estetik sorun sanıyoruz.
Halbuki mesele hayat memat meselesi.
Bir izmarit, bir pet şişe, ormanlarımızı yani vatanımızı yakıyor.
Proje Bodrum'dan başlıyor; Çanakkale, İzmir, Bursa'ya doğru büyüyecek.
Rehabilitasyon, ağaçlandırma, yangın riski yüksek bölgelerde örtü temizliği yapılmak isteniyor.
Yerel yönetimler, STK'lar, gönüllüler bu kampanyaya dahil edilecek.
Yani aslında kocaman bir "organik seferberlik" yapılacak.
Sloganları da akılda kalıcı...
"Doğaya saygı duy, çöpe sahip çık. Sakın atma, vatanını koru. Sakın atma, vatanını yakma.
Sakın atma, çevreni öldürme. Yaşat vatanı."
Hani bazen sabah yürüyüşünde gördüğünüz küçücük bir manzara bir fikri ateşler ya; işte bu da onlardan biri.
Ve ben kendi adıma şunu düşündüm.
Belki de bu yazıyı okuyan herkesin bu hafta sonu yapması gereken en basit şey şu...
Bir çöp poşeti alın. Çıkın sokağa. Bir kere de siz toplayın...

Haberin Devamı

Çünkü bazen bir çöp torbası, sadece atıkları değil, bütün bir vicdanı temizler.

ORMANLARIMIZ İÇİN SEFERBERLİK İLAN EDELİM

ÇANAKKALE, İzmir ve Bursa'da yangınlardan zarar gören bölgelerde yeni ağaçlandırma çalışmalarına başlayacak.
Çanakkale'de ise işin boyutu biraz daha farklı. Orası yalnızca "Doğaya Saygı" değil, aynı zamanda OPET'in yıllardır sürdürdüğü "Tarihe Saygı Projesi"nin kalbi.

Haberin Devamı

Bu yüzden Nurten Öztürk, "Orada sadece doğaya değil, insanlara da umut ve yaşama sevincini kazandırmayı amaçlıyoruz" diyor.

Bir sonraki adım ise Haziran 2026'da atılacak. Yangın riski yüksek bölgelerde kuru ot ve örtü temizliği seferberliği başlayacak.
Hepimiz biliyoruz; küçücük bir izmarit ya da plastik parçası koca ormanları küle çevirebiliyor.

O yüzden bu çalışma yalnızca doğayı değil; toplumu da bilinçlendirmeyi hedefliyor.

Peki proje aslında nereden geliyor "Doğaya Saygı" 2021'deki büyük yangınlardan sonra, Muğla köylerinde başlatıldı.
Marmaris'in Bayır köyünde yapılan rehabilitasyon çalışmaları köyü baştan aşağı değiştirdi.

2000 yıllık çınar ağaçlarından kadın kooperatifine, köy evlerinin ruhuna uygun boyanmasından 600 saatlik eğitimlere kadar kapsamlı bir dönüşüm oldu.

Haberin Devamı

Milas'ın Çökertme köyünde restore edilen bina ise bugün Halk Eğitim Merkezi olarak kullanılıyor.

Kısacası çöp toplamakla başlayan yolculuk, köyleri ayağa kaldıran bir kalkınma hamlesine; şimdi de yeni ormanlara uzanıyor.
Ve bana kalırsa en kıymetli tarafı şu...

Bu yalnızca bir şirketin projesi değil. Yerel yönetimler, üniversiteler, gönüllüler, devlet kurumlarıyla kurulan ortak bir bilinç hareketi.

Geçen yazıyı şöyle bitirmiştim:
"Bazen bir çöp torbası, sadece atıkları değil, vicdanı da doldurur."

Bu yazıyı da şöyle bitiriyorum.
"Bazen bir çöp torbası, yeni bir ormanın ilk fidanına dönüşebilir."