HUGO Boss Türkiye Genel Müdürü Arif Kaya'yla arada buluşuyoruz.
Trendleri, modayı, stili, perakendeyi konuşuyoruz.
O da biliyor; bu konulara fazlasıyla meraklıyım.
Bir araya gelince ortaya bir çeşit fikir sörfü çıkıyor.
Pandemi öncesinde Stuttgart'taki merkezlerine gitmiştim.
Yaratıcı ekiple bir hafta sonu geçirdim.
O toplantılarda birkaç yıl sonrasının modellerini, renklerini, kumaşlarını seçiyorlardı.
Bir yandan da tüketici davranışlarının nasıl değiştiğini, markaların buna nasıl tepki verdiğini anlatıyorlardı.
Pandemi araya girdiğinde bu sohbetler daha anlamlı hale geldi.
Çünkü dünya değişti.
Evden çalışanların
sayısı arttı, hibrit yaşam artık bir tercih değil, yeni bir kültür oldu.
Ve doğal olarak kıyafetler de değişti.
Eskiden "giyilmez" dediğimiz şeyler, bugün yeni normalin simgesi.
JOGGER'LA RAHATLIK ALGISI DEĞİŞTİ
Haberin DevamıO Stuttgart toplantılarında o zamanlar adını bile duymadığımız ipli jogger pantolonları görmüştüm.
Eşofman değil ama bir o kadar rahat; hafif kumaş, zarif kesim, şehirli bir duruş...
O gün "Giymem, giyemem" demiştim.
Bugün gardırobumun vazgeçilmezlerinden biri.
Hatta klasik kumaş pantolonlar bana artık ağır geliyor.
İşte Arif Kaya'yla her buluşmamızda bu dönüşümü konuşuyoruz.
Gençleşemeyen, bugüne ayak uyduramayan markaların nasıl yavaş yavaş sahneden çekildiğini...
Sürdürülebilirliğin artık bir seçenek değil, varlık koşulu olduğunu...
Ve değişimi okuyabilen markaların nasıl yeni bir hayat enerjisi kazandığını...
Arif Kaya
HUGO BOSS'UN GENÇLEŞEN RUHU
Hugo Boss, bu dönüşümü en iyi okuyan markalardan biri.
Türkiye'deki yatırımı bunun kanıtı.
Arif Kaya'nın sık sık vurguladığı bir cümle var.
"Türkiye Hugo Boss'un kalbinde yer alıyor."
Bu sadece duygusal bir cümle değil; üretimin, tasarımın ve insan kaynağının merkezine Türkiye'yi yerleştiren bir strateji.
İzmir, markanın global üretim ağında özel bir konuma sahip.
Erkek giyimde yüzde 40, kadın giyimde ve gömlek grubunda yüzde 35 pay...
Ve bu oranlar yeni yatırımlarla daha da artıyor.
Ama asıl dikkat çekici olan, bu büyümenin sadece üretimle sınırlı olmaması.
Haberin DevamıHugo Boss, artık bir moda markasından çok bir yaşam felsefesine dönüştü.
Çünkü genç kuşak, artık sadece iyi giyinmek değil, iyi hissetmek istiyor.
Giydiği markanın dünyaya nasıl davrandığıyla ilgileniyor.
HEDEF DEĞİL KARAKTER MESELESİ
Arif Kaya, bu konularda oldukça net.
"Bizim için sürdürülebilirlik sadece bir hedef değil, karakter meselesi."
Ürünlerin yüzde 60'ı sürdürülebilir malzemelerden yapılıyor.
Polyester yerine bitkisel liflerden elde edilen iplikler kullanılıyor.
Ve hedef; yüzde 100 sürdürülebilir pamuk.
İzmir'de devreye alınan fotovoltaik sistemle yılda yaklaşık 820 bin kWh elektrik üretiliyor.
Bu, 164 hanenin yıllık elektrik tüketimine eşdeğer.
Haberin Devamı2050'ye kadar "net sıfır emisyon" hedefi var.
Ve sadece kendi alanlarında değil, tüm tedarik zincirinde bu hedefe doğru ilerliyorlar.
Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi'nde beş yıl üst üste hazır giyim sektöründe ikinci olmaları boşuna değil.
Kısacası gençleşen markalar artık sadece modayı değil, vicdanı da giydiriyor.
KUMAŞIN ARKASINDA BİR FELSEFE
Size Hugo Boss'un sosyal kampusunu anlatmam lazım. Çünkü Türkiye'de birçok yere gidiyorum ama böylesini az gördüm.
Çünkü o dev tesiste, üretimin ötesinde bir şey var.
Yaklaşık 120 bin metrekarelik bir alan.
Her sabah binlerce insan aynı kapıdan içeri giriyor.
Kimisi yönetici, kimisi dikiş ustası, kimisi kalıpçı ama içeride hiyerarşi yerine bir eşitlik duygusu var.
Haberin DevamıFutbol, basketbol, tenis sahaları; modern bir spor salonu, pastane, kahve köşeleri, kuaför, berber...
Bir çalışanın iş yerinde aradığı hemen her şey var.
Ama buradaki fark, bu imkânların herkese açık olması.
Beyaz yaka, mavi yaka ayrımı yok.
Bu çok küçük bir detay gibi görünebilir ama Türkiye iş dünyasında büyük bir fark yaratıyor.
Spor salonu üyelik ücreti sadece 200 TL.
Tamamı Hugo Boss Çalışanları Eğitim ve Yardımlaşma Derneği'ne bağışlanıyor. Bugüne kadar 1600'den fazla öğrenciye burs verilmiş.