Spor ve sanat bile artık birleştirici değil

HER dönemde sanat ve spor, toplumları bir araya getiren köprüler oldu. Dil, din, etnik köken ya da siyasi görüş fark etmeksizin, bir konser salonunda ya da stadyumda aynı duygularla bir araya gelmek, insanları o an için aynı tarafta hissettirir. Fakat son yaşananlar, bu iki evrensel alanın bile toplumları birleştirmekte zorlandığını gösteriyor.

Amsterdam'da Ajax-Maccabi Tel Aviv maçı sırasında patlak veren olaylar, aslında futbolun da ne denli yüklü bir mecra haline geldiğini gösteriyor. Bu yaşananlar sporun yalnızca spor olarak kalmasına izin vermiyor. Her taraftar grubunun, tribünlerde kendi sesini duyurma çabası, futbolun sahada oynanan bir oyun değil, adeta siyasi bir çatışma alanı haline geldiğini bize anlatıyor.

Paris'te Fransa ve İsrail takımlarının karşılaşması öncesi 4 bin polisin görevlendirilmesi, toplumun güvenliği sağlama ihtiyacını ortaya koyuyor. Sporun barış ve dostluk içinde yapılabilmesi için binlerce güvenlik görevlisinin önlem alması gerektiği bir noktaya geldik. Sanat ve spor, insanları barıştıracakken, daha fazla ayrışmaya neden oluyorsa burada bir sorunu konuşmalıyız.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Beşiktaş ve Maccabi Tel Aviv'in seyircisiz maç kararı da bu tabloyu doğruluyor. Amsterdam'da yaşananların ardından alınan bu karar, gerginliklerin sadece bir şehirle sınırlı kalmadığını gösteriyor. Bu, yalnızca sahada oynanan bir oyun değil; insanların içinde biriken öfkenin, korkunun, ayrımcılığın sahaya taşındığı bir sembol haline geliyor.

Sanat ve sporun birleştirici gücünü yeniden hatırlatmamız gerekiyor. Yıllardır, savaştan yıkılmış ülkelerde bir müziğin sesiyle insanlar dans etti, yeşil sahada farklı dillerin taraftarları aynı golle coştu. Dünyanın buna çok ihtiyacı var. Bu iki güçlü alanı, insanları yeniden barıştıracak, birbirlerini anlamalarını sağlayacak bir zemine dönüştürmenin yollarını bulmalıyız.

Ve daha da önemlisi

İsrail'in Gazze'ye karşı orantısız güç kullanımı ve bunun devam etmesi dünyanın her yerinde artık tepki görüyor.

Bu gerilimler, bu savaş artık bitmeli

Bir mücadele insanının ardından

BU ara kayıplar çok...

Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği'nin eski başkanlarından Cahit Çetin, geçenlerde aramızdan ayrıldı.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Ben onu hep mücadele eden, zeytini savunan, Türkiye'nin tarımsal geleceğinde zeytini hep öne çıkaran insan olarak tanıdım.

Cahit Çetin 33 yıl başkanlık yaptı; tarım satış kooperatifleri ve birlikleri için zon yıllar olduğunu söylemeliyim.

Onu benim gibi iyi tanıyanlardan gazeteci Ali Ekber Yıldırım şöyle yazmış:

"Zeytin üreticisinin hakkını, hukukunu korumak, onların ürününü değerlendirmek için her zaman mücadele verdi. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği'ni yıllarca ayakta tuttu. Büyüttü. Üretici ortaklarının ürettiği zeytin ve zeytinyağını sadece yurt içinde değil, dünyanın birçok ülkesinde raflarda yer almasını sağladı. Cahit Çetin'in vizyonu ve çabaları ile Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği özerklik adı altında birliklerin tasfiyesini öngören çabaları boşa çıkararak yeni bir dönemi başlattı. Görev yaptığı 33 yıllık dönemde, Cumhuriyet'e ve Mustafa Kemal Atatürk'e gönülden bağlı, O'nun ilkelerinin yılmaz savunucusu olan Cahit Çetin, Tariş'in kurulduğu 1915 ruhunu hiç kaybetmedi. Zeytin ağacının dibinde doğan, geçimini, öğrenimini zeytin sayesinde yapan Cahit Çetin için zeytincilik bir yaşam biçimi değil, yaşamın kendisidir."