Sadece üç gencin ahlaksızlığı mı
BOLU Kartalkaya'daki Grand Kartal Otel yangınında hayatını kaybeden insanların ailelerini arayıp, onlarla alay eden üç genç... Yaşları 19, 20, 21... Vicdanlarını kaybetmişler. Ama asıl sormamız gereken soru şu:
Bu çocuklar, bu insanların telefon numaralarına nasıl ulaştılar
Hadi diyelim ki insani duygularını yitirmiş üç ruhsuz... Peki, bu bilgileri nereden buldular
Bugün onların başına gelen, yarın hepimizin başına gelebilir.
Birkaç yıl önce olsa, böyle bir şey mümkün müydü Eskiden birinin telefon numarasını öğrenmek için en azından biraz çaba harcamak gerekirdi. Şimdi ise birkaç tıklamayla, birkaç kuruşluk ödeme ile istediğiniz kişinin bilgilerine ulaşabiliyorsunuz.
Bugün bir felaketin ardından yakınlarını kaybeden insanların numaraları nasıl ortaya çıkıyorsa, yarın herhangi birimizin bilgileri de aynı şekilde sızabilir.
Bir hastaneye gittiniz, bir otelde kaldınız, bir alışveriş yaptınız... Adınız, soyadınız, telefon numaranız ve bazen daha fazlası, bir yerlerde tutuluyor. Ama nasıl tutuluyor, kimlerin erişimine açık, güvenli mi İşte o büyük bir muamma...
Haberin DevamıBugün internetin karanlık köşelerinde "bilgi sızdırma" işine bulaşmış yüzlerce site var. Adınızı yazıyorsunuz, birileri sizin hakkınızdaki temel bilgileri çıkarıyor. Kimi zaman dolandırıcılar, kimi zaman kötü niyetli insanlar, kimi zaman da eğlencesine "trol" yapan ruhsuzlar...
Ve büyük ihtimalle, bu üç genç de aynı yollardan bir şekilde numaralara ulaştılar. Çünkü veri güvenliğini hâlâ koruyamıyoruz.
Bir zamanlar sosyal medyanın bizi asosyal yaptığı tartışılıyordu. Bugün ise işin boyutu değişti. Artık mahremiyetimizi nasıl koruyacağımızı tartışmamız gerekiyor.
Telefon numaralarımız nasıl bu kadar kolay sızıyor
Kişisel bilgilerimiz neden bu kadar korunmasız
Birileri, bizim adımıza bir işlem yapabilir mi
Hangi verilerimiz hangi şirketlerin elinde dolaşıyor
Şu soruyu kendimize soralım: Bir felaketi yaşamış birinin özel bilgileri nasıl olur da bu kadar kolay birilerinin eline geçebilir
Ve daha büyük bir soruyu ekleyelim: Bunun sorumlusu kim
O üç vicdansız genç mi Yoksa onların eline bu bilgileri veren, onları böylesine pervasızca paylaşmalarına yol açan sistem mi
Bugün onlar... Yarın biz...
Haberin DevamıO yüzden, bu meseleyi sadece "üç gencin ahlaksızlığı" olarak görmeyelim. Çünkü bu, hepimizin kişisel mahremiyetiyle ilgili büyük bir alarmdır.
Ve bu alarmı şimdi duymazsak, yarın çok geç olacak.
Zihne atılan çakıl taşı
BAZEN bir kelime, hiç beklenmedik bir anda zihne düşer. Gölete atılan bir taş gibi... Önce yüzeyde küçük dalgalar oluşturur. Sonra derinlere iner, unuttuğumuzu sandığımız yerlere dokunur. Bazı anıları yerinden oynatır, bazılarını ise bir kez daha kumun altına gömer.
Düşünce dediğimiz şey tam olarak böyle değil midir Bir çağrışım, bir görüntü, bir ses ya da bir kelime... Birdenbire zihinde yankılanan dalgalar üretmeye başlar. Belleğin derinliklerine iner, orada yıllardır kıpırdamadan bekleyen anıları, imgeleri ve duyguları harekete geçirir.
Haberin DevamıAma asıl soru şu: Hangi kelime hangi dalgayı oluşturur
Bazı kelimeler yumuşak bir rüzgâr gibi geçip gider. Bazılarıysa geçmişin taşlarına çarpıp yankılanır, yıllar öncesinden gelen yankılarla bugünü titretir. Unutmaya yüz tutmuş hatıralar, bir kelimenin fısıltısıyla yeniden su yüzüne çıkar.
Ve biz, çoğu zaman bu süreci kontrol edemeyiz. Bir kelimenin, bir anının, bir duygunun zihinde nasıl ve neden yankılandığını anlamak kolay değildir. Ancak şundan eminim: Bazen bir kelime, geçmişi değiştirir. Çünkü hatırladığımız şey, artık hatırladığımız şekilde var olur.
Bence Türkiye'nin bu kelimeleri konuşması, tartışması gerekir.
Daha iyi bir Türkiye için demokrasimizi güçlendirmek zorundayız.
Haberin DevamıFRANSIZLARA BÜYÜK ŞOK
Yeni vernik olimpiyat
ruhuna hiç uymamış
BİR olimpiyat madalyası ne kadar dayanmalı Bir ömür mü
Bir yıl mı Yoksa Paris 2024'te olduğu gibi, birkaç ay mı
Geçtiğimiz yaz, dünyanın en büyük sporcuları madalya almak için ter döktü. Ama şimdi öğreniyoruz ki o madalyalar dağılıyor.
Paris 2024'te madalya kazanan 100'den fazla sporcu ödüllerinin ufalandığını, yüzeylerinin aşındığını ve eski bir antika gibi göründüğünü söylüyor.
Bazıları şakayla karışık, "1924 Paris Olimpiyatları'ndan kalma gibi" diyor.
Yani Fransa, 100. yıl konseptine gerçekten sadık kalmış...
Peki neden
Fransız araştırma kuruluşu La Lettre'ye göre madalyaların üzerindeki vernik kusurlu çıkmış.
Başta kullanılan vernik kanserojen içerdiği için değiştirilmiş. Yeni vernik ise olimpiyat ruhuna fazla uygun olmuş... Çünkü birkaç ay içinde yok olup gitmiş!
Düşünsenize...
Sporcular, madalyalarını anı olarak saklamak yerine, "Dikkatli tut, dökülüyor" diye birbirlerine uyarıda bulunuyor.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) şu an ciddi baskı altındadır.
Çünkü Paris 2024'ün bu madalya faciası, gelecek sponsorluk anlaşmalarını bile etkileyebilir.
Öyle ya... Nike, Adidas, Omega gibi markalar kalite ile anılırken, Paris 2024 artık "dayanıksız madalyalar" ile hatırlanmak istemez.