Kalabalık yalnızlık Metaverse'e göç etti

TÜRK Dil Kurumu, 1 milyon kişinin katıldığı oylama sonucunda, "kalabalık yalnızlık" kavramını 2024 yılının kelimesi olarak seçmişti.

Yine geçen yıl Oxford "beyin çürümesi" kelimesini öne çıkarmıştı.

Cambridge'in 2025 için tercih ettiği kavram ise "parasosyal" oldu.

Bu üç kelimeyi yan yana koyunca ortaya çıkan tablo, modern insanın röntgen filmi gibi geliyor bana.

Bir tarafımız kablosuz; öbür tarafımız eksik, tamamlanmamış. Bir yanda bol seçenek; diğer yanda protezsiz bir yalnızlık sanki. Ya da şöyle de yazabilirim.

Kalabalığın içinde yalnız, bilginin içinde şaşkın, ekranın içinde bağlıyız.

Teknoloji hızlandıkça, insanlık yavaşladı. Bilgi çoğaldıkça, düşünmek zorlaştı. Erişim arttıkça, değer azaldı.

Eskiden bilgiye ulaşmak bir yolculuktu; bugün sadece bir parmak kaydırmanız yeterli oluyor. Doz aşımı da tam burada başlıyor.

Oxford'un "beyin çürümesi" dediği tam olarak bu. Hiçlik üreten her içerik; görünmez, sessiz ama etkili.

Haberin Devamı

YENİ BİR KELİME:PARASOSYAL

Cambridge Sözlüğü'nün 2025 kelimesi.

Bir insanın hiç tanımadığı bir ünlüyle, bir karakterle ya da bir yapay zekâyla "duygusal bağlılık" kurması demek. Biz bu hale "hayranlık" derdik.

Bugün adı daha sofistike oldu. Parasosyal ilişkilerden bahsediyoruz.

Taylor Swift evlenecek diye dünya çapında yas tutan gençler var. Oysa aynı gençler komşusunun adını dahi bilmiyor.

Bir Streamer yayını kapattığında insanların "Beni neden terk etti" diye ağladığı bir dönemde yaşıyoruz. O yayıncı onların varlığından haberdar bile değil.

Ve şimdi işin içine yapay zekâ giriyor.

Gazetede, sosyal medyada, terapide birçok insan, bir algoritmayla duygusal bağ kuruyor. Onu "anlayan", "kabul eden", "dinleyen" bir arkadaş sanıyor.

O yüzden parasosyal kelimesini yeni insan modelinin prototipi olarak da yorumlayabilirsiniz.

BAĞ KURMAYI UNUTTUKBAĞLANMAYI ABARTTIK

Dijital çağ, insanı yalnızlaştırmadı; insan yalnızlığı dijitalleştirdi. Hepsi aynı hikâyenin farklı kelimeleri...

Bu üç seçilmiş kelime bize bir şeyi anlatıyor. Biz yeni bir döneme girdik. Adını henüz koymadık belki ama işaretleri ortada.

Haberin Devamı

İnsan ilişkilerinin yerini hızlı tüketilen duygusal simülasyonlar alıyor. Kelimeler sadece kavram değil, bir uyarı sireni benim gözümde.

Belki gelecekte duygularımızı yapay zekâ uygulamalarında depolayacağız.

Belki hatıralarımızı bir algoritmanın hafızasına emanet edeceğiz.

Belki sosyal ilişkilerimizin yarısı üstü örtülü parasosyal bağlardan oluşacak.

Belki 2030'un kelimesi "gerçeklik açığı", 2035'in "insan yorgunluğu" olur.

Kim bilir...

Cevabı zaman verecek.

AYASOFYA'DABAŞLAYAN DENEYİMROMA'YA GİDİYOR

ROMA'ya giden herkesin telefonunda bir Kolezyum karesi vardır. Benim var örneğin...

O kartpostal görüntüsünü bir Türk şirketi başka bir hikâyeye dönüştürecek. Haberi okuduğumda hoşuma gitti.

Haberin Devamı

DEM Müzecilik'i Ayasofya Deneyim Müzesi'nden biliyoruz. Efes'te müzeye birkaç kez gittim. Teknolojiyle tarihi anlatmayı, sadece bir ekran işi değil; bir kültür işi haline getirdiler.

Şimdi aynı ekip, Roma'da Kolezyum'un hemen yanında 1000 metrekarelik bir immersive müze hazırlıyor. 2027'de açılması planlanıyor.

İçeride Antik Roma sokakları, Kolezyum'un inşası, gladyatörlerin hikâyeleri, İmparatorların dönemleri olacak.

DEM'in Başkanı Uğur Esin, "Türkiye'de ve dünyada 18 müzenin hayata geçirilmesinde önemli rol oynadık. Geleneksel müzecilikle teknolojiyi buluşturduk. Deneyim müzeciliği akımının Türkiye'deki ilk temsilcisi olduk