KORUNCUK Vakfı'nın Bolluca Çocuk Köyü'ne ilk kez 2012'nin ekim ayında gitmiştim.
Farklı bir yerdi.
O köyde çocuklar sadece büyümüyordu, bir hayat kurmayı da öğreniyorlardı.
Küçük yaşlarda girdikleri o köyde; evleninceye, iş sahibi oluncaya, kendi ayakları üzerinde duruncaya kadar onlarla ilgileniliyordu.
Köyü gezmiş, çocuklarla sohbet etmiş; Koruncuk Gönüllüleri'yle vakit geçirmiştim.
O gün bugündür; ben de Koruncuk'un destekçisiyim.
Her adımlarını, her yaptıklarını takip etmeye çalışıyorum.
Geçenlerde yine bir projelerine denk geldim.
Yine fark yaratan, yine insana umut veren bir
şey yapmışlar.
BİR KALIBI KIRMAK İÇİN ANTİ-PRENSES SINIFLARI
Veet Türkiye'nin Koruncuk Vakfı işbirliğiyle başlattığı "Anti-Prenses Sınıfları" projesi, toplumsal cinsiyet eşitliği yolunda ezber bozan bir adım.
Adı bile cesur; "Anti-Prenses."
Çünkü yıllardır küçük kızlara "prenses gibi ol" denirken, bu proje
"kendin ol" diyor.
Projenin kalbi, İstanbul Bolluca ve İzmir Urla'daki Koruncuk Köyleri'nde atıyor.
13–18 yaş aralığındaki kız çocukları için hazırlanan eğitim programı; özgüven, beden farkındalığı, duygu düzenleme, sınır koyabilme, akran zorbalığıyla baş etme gibi konulara odaklanıyor.
Yani tam da bugünün gençlerinin ihtiyacı olan hayat becerileri...
BİR DAYANIŞMA MODELİ ORTAYA KOYDULAR
Koruncuk Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Av. Dr. Figen Samuray, projenin çıkış noktasını çok iyi özetliyor.
"Biz Koruncuk Vakfı olarak, 1979'dan bu yana her çocuğun sevgi ve güven içinde büyümesi için çalışıyoruz. Kız çocuklarının eğitimde eşit fırsatlara sahip olması, çalışmalarımızın merkezinde yer alıyor. Çünkü doğdukları koşullar, çocukların kaderi olmamalı. Biz çocuklara sadece akademik hedefler değil, hayal kurabilecekleri, kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir gelecek sunmak istiyoruz."
Bu cümle, yıllardır eğitim sisteminde eksik olan bir şeyin altını çiziyor:
Hayal kurabilme becerisi.
Çünkü bazen bir çocuğa fırsat vermek, ona "hayal kurma hakkı tanımak"la başlıyor.
Samuray şöyle devam ediyor.
"Anti-Prenses Sınıfları ile kızlara ayakta kalma ve hayallerinin peşinden gitme motivasyonu sağlamaya çalışıyoruz. Bu proje; bir meydan okuma. Hayatta ne istediğine karar verip, o karara dayanarak, hedefe odaklanarak yol alabilme gücü."
Haberin DevamıVe bunu söylerken sadece bir slogan değil, bir dayanışma modeli anlatıyor.
HER GENCİN BİR HAYAT ŞANSI OLMALI
Koruncuk Vakfı Başkan Yardımcısı Av. Seda Akço, her yıl ortalama 140 başvuru aldıklarını ama kontenjanın 20 ila 40 çocukla sınırlı olduğunu söylüyor.
"Özellikle okumak isteyen fakat ekonomik açıdan dezavantajlı olan kız çocuklarına öncelik veriyoruz" diyor.
Bu aslında Türkiye'nin gerçeği.
Çünkü eğitim, hala her çocuğun doğuştan sahip olamadığı bir hak.
Ve bu projeler, o farkı biraz olsun kapatmaya çalışıyor.
Akço, bir başka önemli noktaya dikkat çekiyor.
"Bu sınıflarda özgüven, özdeğer, sınır koyabilme, duygu düzenleme gibi konular işleniyor. Akran zorbalığı ve dışlanmışlık hissine karşı destek sistemleri oluşturuyoruz."
Haberin DevamıYani mesele sadece akademik destek değil, psikososyal dayanıklılık kazandırmak.
BİR ÇOCUĞUN KENDİNİ SEVEBİLMESİ ÇOK DEĞERLİ
Kendini sevmek...
Basit bir ifade gibi gelir ama en zor öğrenilen derslerden biridir.
Çünkü çoğu zaman çocuklara "başarılı ol", "iyi ol", "uslu ol" denir, ama "kendini sev" pek söylenmez.
Anti-Prenses Sınıfları'nda tam da bu konular konuşuluyor.
Kız çocuklarına "mükemmel ol" değil, "kendin ol" deniliyor.
Bu ülkede bir kız çocuğu için bundan daha devrimci bir mesaj olabilir mi

2