Eğer dünya değişiyorsa sendikalar da değişmeli

SENDİKALARA karşı değilim.

Hatta tam tersine...

İşçinin emeğini savunan, hakkını koruyan, sesini yükselten yapılar olması gerektiğine inanıyorum.

Ama mesele şu: Sendikalar, sadece "ücret sendikacılığı" yaparak kendilerini sınırlandırmamalı.

Bugün dünya öyle hızlı değişiyor ki...Teknolojiden çalışma koşullarına, iş tanımlarından endüstrilere kadar her şey yeniden yazılıyor.

Ama sendikalara baktığınızda;hala "maaş pazarlığı" yapan ve bunun ötesine pek geçmeyen yapılar görüyoruz.

Peki, sendikaların görevi sadece ücret artışı istemek mi olmalı

Kesinlikle hayır.

Bakın, bugün konuştuğumuz şeyler şunlar:

Çalışma hayatında yapay zekâ kullanımı.

Uzaktan çalışma düzenlemeleri.

İş güvenliği ve psikolojik sağlığın korunması.

Kadınların ve gençlerin iş gücüne katılımı.

Haberin Devamı

İş yerlerinde çevresel sürdürülebilirlik.

Sendikaların bu başlıkları konuştuğuna hiç şahit olmadım.

Sendikaların artık kendilerini güncelleme zamanı geldi.

Ücret pazarlığının ötesine geçip şu soruları sormalılar.

Teknoloji işçilerin hayatını nasıl etkileyecek

Yeni nesil çalışma düzenlerinde işçilerin hakları nasıl korunacak

Psikolojik taciz, mobbing gibi konularda nasıl farkındalık yaratılacak

Eşitlik ve kapsayıcılık için ne tür politikalar üretilecek

Gelecekte güçlü bir sendikacılık anlayışı için şunlar şart olacak.

İşçilerin yalnızca maaş değil, yeni dünyaya adapte olmaları için eğitilmeleri gerekiyor.

Çevre, teknoloji ve eşitlik konularında daha güçlü ses çıkarmalılar.

İşverenle sürekli kavga eden değil, ortak çözümler geliştiren bir yapıya dönüşmeliler.

Sendikalar;sadece işçilerin maaşlarını değil, çalışma ortamlarının sürdürülebilirliğini, insan onuruna uygunluğunu ve geleceğini de savunmalı.

Ücret sendikacılığı önemli ama bu, sendikaların rolünün sadece bir parçası olmalı.

Dünya değişiyorsa, sendikalar da değişmeli.

Galiba çözüm aynı masada konuşabilmek

BİR de ekonomik gerçekler var. Ve maalesef bu gerçekler, bazen sendikal haklarla çatışabiliyor.

Haberin Devamı

İhracatçılardan, özellikle tekstilcilerden duyduğum cümleler şunlar:

"Sendikalara karşı değiliz. Ama bu ekonomik şartlarda ayakta kalmak giderek zorlaşıyor."

Bir başka iş insanı ise şöyle dedi:

"Çalışanları korumaya çalışıyoruz. Ama maliyetler karşılanamıyor, verimsiz yerleri kapatmak zorunda kalıyoruz."

Haklılar mı Evet, haklılar.

Sendikal haklara sahip çıkılması gerektiği kadar, işverenlerin de ekonomik şartları aşabilmeleri için aldıkları önlemleri de görmek lazım.

İş dünyasının sıkıştığını görmek için ekonomist olmaya gerek yok. Ama çözüm üretmek için biraz sağduyu gerekiyor.

Daha esnek modeller örneğin...İşçi haklarını zedelemeden, işletmelerin ayakta kalmasını sağlayacak düzenlemeler düşünülmeli.

Haberin Devamı

Örneğin teşvikler...Devlet, işverenlerin üzerindeki yükü hafifletmek için daha kapsamlı vergi indirimleri veya teşvik programları hazırlamalı.

Ortak akıl örneğin...Sendikalar ve işverenler karşı karşıya gelmek yerine aynı masada çözüm üretmeli.

Futbol hakkında yazmayı bırakmıştım

AMA iş saha dışına taşıp iletişimin derinlerine sızınca, kalemimi tutamıyorum. Çünkü mesele artık sadece futbol değil.

Tartışmalı pozisyonları, hakemleri, VAR odasını, teknik direktörleri bir kenara bırakalım.

Benim ilgimi çeken başka bir şey var. Mikrofon başına geçenlerin dili ve üslubu.