KİRA tartışmaları artık sadece Türkiye'nin değil, dünyanın derdi.
Avrupa'da ev sahibi–kiracı ilişkileri uzun zamandır gerilim hattında.
2010'dan bu yana Avrupa Birliği'nde konut fiyatları yüzde 50'nin üzerinde artmış.
İspanya'da kiralar yüzde 80'e ulaşmış.
Barselona'da turizm akını, emlak spekülasyonu ve kontrolsüz Airbnb ilanları halkı şehrini terk etmeye zorlamış.
İspanyol hükümeti çareyi sert önlemlerde buldu.
65 bin Airbnb ilanı kaldırıldı, yabancılara konut vergileri artırıldı, kiralara tavan getirildi.
Belediye Başkanı Jaume Collboni'nin hedefi çok net, 2028'e kadar tüm Airbnb dairelerini kaldırıp 10 bin evi yeniden şehirlilere açmak.
Barselona örneğini şundan veriyorum.
Bizde Airbnb çok daha geriden geliyor ama sisteme ilgi artıyor.
Bunlar da önümüze gelecek sorunlar olarak not edelim.
Şimdi dönelim Türkiye'ye…
Bizde tablo çok daha karmaşık.
Haberin DevamıYüksek enflasyon, pandemi ve deprem etkisi krizi ekonomik bir mesele olmaktan çıkarıp doğrudan sosyal bir sorun haline getirdi.
Çoğu zaman mağdur kiracılardan bahsediyoruz, evet.
Ama bir de başka gerçek var.
Ev sahiplerinin yaşadığı mağduriyetler.
Özellikle tahliye davaları…
Bir davanın 3-4 yıl, bazen daha uzun sürmesi hukuk devleti açısından da piyasa açısından da kabul edilemez.
Kira sözleşmesi kâğıt üzerinde kalmamalı.
Taraflardan biri yükümlülüğünü yerine getirmediğinde süreç aynı hızla, aynı kararlılıkla çözülmeli.
Konut meselesi yalnızca mülkiyet hakkı değil, yaşam hakkıdır.
Barınma bir ülkenin en temel sosyal dengelerinden biridir.
O denge bozulduğunda toplumsal huzur da bozulur.
Ve ben diyorum ki:
Bu meseleye iki taraf açısından da bakmazsak çözümü bulmamız imkansızdır.
Gayrimenkul sektörü için de yeni düzenlemeler şart
BAKIN, insanlar hiçbir şeyi unutmuyor.
Yakın geçmişte yaşanan mağduriyetler hala hafızalarda taze.
Yüksek enflasyon geride kalmaya başlıyor, faizlerin düşmesiyle birlikte konuta talebin artacağı öngörülüyor.
Ama Türkiye'de gayrimenkul yalnızca bir barınma aracı değil, aynı zamanda yatırım aracıdır.
Ve işte tam da bu noktada geçmişteki sorunlar yeniden karşımıza çıkıyor.
Haberin DevamıSon yıllarda ev sahibi-kiracı ilişkilerinde ciddi bozulmalar yaşandı.
Sert kira artışları, yıllarca süren tahliye davaları, hukuki belirsizlikler…
Birçok ev sahibi kiraya vermek yerine evini boş tutmayı tercih etti.
Çünkü yaşanacak bir hukuki süreç çoğu zaman elde edilecek gelirden daha caydırıcı hale geldi.
Bu da piyasada arzı daraltarak kira fiyatlarını daha da yükseltti.
Tahliye davalarının 3-4 yıl sürmesi tek başına bir piyasa freni.
Hukuk bu kadar yavaş işlediğinde yatırımcı da kiraya veren de kiracı da güven duygusunu kaybediyor.
Oysa, kira sözleşmeleri net ve bağlayıcı olmalı.
İhlaller karşısında aylar içinde sonuçlanan hızlı ve adil bir sistem kurulmalı.
Haberin DevamıBir de ikinci konut meselesi var.
İnsanlar yalnızca alım gücü nedeniyle değil, 'o evi güvenle kiraya verebilme' kaygısı yüzünden de yeni bir ev almaktan kaçınıyor.
Bu güvensizlik giderilmezse, faizler düşse bile beklenen piyasa hareketliliği gelmeyecek.