Bugün atalarımızın mutfak mirası resmen tescillendi

İtalyan mutfağı yüzyıllardır sofralarda yaşattığı gelenekleri, aileleri bir araya getiren ritüelleri ve malzemeye duyduğu büyük saygıyla sadece bir yemek kültürü değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olmuştur. Ve şimdi, bu yaşam biçimi dünya tarafından da tescillendi: İtalyan mutfağı UNESCO'nun 'İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası' listesine resmen alındı.

Benim için İtalyan mutfağının UNESCO'nun listesine girmesi, yalnızca profesyonel bir şef olarak değil, çocukluğundan beri mutfakta büyümüş bir İtalyan olarak da tarifsiz bir gurur kaynağı. Çünkü bu tanıma, binlerce aile sofrasında nesilden nesile aktarılan tariflerin, pazar günleri büyükannenin açtığı taze makarnanın, fırınlardan yayılan ekmek kokusunun ve çiftliklerden başlayan bir yolculuğun dünya çapında kabul görmesi anlamına geliyor.

UNESCO'nun bu kararı, yalnızca ünlü yemekleri değil; bir yemek hazırlanırken gösterilen özeni, malzemenin geldiği toprağa duyulan saygıyı, yemek etrafında oluşan sohbetleri ve insanları bir araya getiren ritüelleri de koruma altına alıyor. İtalyan mutfağını özel kılan tam da budur: Yemeğin sadece karın doyurmak için yapılmaması. Bir tabak makarna, bir aile buluşmasıdır. Bir pizza, şehrin meydanında bir araya gelmektir. Bir tiramisu, sevgiyle hazırlanmış bir armağandır.

Haberin Devamı

Bugün dünyada 'İtalyan mutfağı' dediğimizde aklımıza gelen tatlar; domatesin güneşle olgunlaştığı güney tarlalarından kuzeyin verimli vadilerine, kıyıların deniz ürünlerinden dağların peynirlerine kadar uzanan uçsuz bucaksız bir mozaiğin parçasıdır. Her bölge kendi kimliğini yüzyıllardır korumuş; her aile kendi reçetesini nesiller boyunca saklamıştır.

UNESCO'nun bu listeye İtalyan mutfağını dahil etmesi, aslında bize önemli bir sorumluluk da yüklüyor. Çünkü geleneksel teknikleri, yerel malzemeleri, doğru pişirme yöntemlerini ve mutfak ritüellerini korumak artık sadece bir tercih değil, kültürel bir görev haline geldi. Modern mutfak trendleri, hızla değişen gastronomi dünyası ve küreselleşmenin getirdiği standartlaşma karşısında bu mirası yaşatmak hepimizin sorumluluğu.

Türkiye'de geçirdiğim yıllar boyunca gördüğüm bir şey var: Türk halkı, İtalyan mutfağına büyük bir sevgi ve merakla yaklaşıyor. Belki bu yüzden kendimi burada hep evimde hissettim. Çünkü Türkiye'de de yemek büyük sofralarda paylaşılır; aileyi bir araya getirir, sohbeti başlatır. Bu iki kültür arasında görünmez bir köprü vardır ve mutfak o köprünün tam ortasındadır.