Yaman çelişkili haksızlıklar

Danıştay'ın mahkemelerin 5 bin 112 davada verdiği kararlara istinaden 450 hâkim-savcının göreve iâdesini, Anayasa Mahkemesi kararlarına rest çeken partili Cumhurbaşkanının "skandal" olarak karalayıp topa tutmasına Adalet Bakanı'nın da katılması yargının "Saray'ın vesâyeti"ne sokulduğunun son göstergesi oldu.

Hukukun temel kurallarının başında gelen "mahkemece hüküm verilinceye kadar herkesin mâsum olması", "suçun şahsiliği", "suç ve cezânın geriye işlemeyeceği", "kanunların herkes için eşit ve âdil işleyeceği" esasları berhava ediliyor.

Lâkin en çarpığı, 15 Temmuz Hâdisesi'nin ardından dayatılan 20 Temmuz "OHAL darbesi" sonrası yandaşları mevzu bahis olunca "suçun şahsiliği"nden dem vuran iktidardakilerin başkaları için "irtibat ve iltisak"ı öne sürmeleri.

Bu bakımdan, ByLoock'ta 1.454 kaydından yargılanan kardeşinin "etkin pişmanlıkla ihbarcılık yaptığından cezaya yer olmadığı" kayırmasına bakmayan, AYM kararını hiçe sayıp Anayasayı açıkça çiğneyen Bakan'ın bu kez Danıştay'ı hedef alması dikkat çekici.

ÇİFTE STANDARTLI ÇARPIKLIKLARLA

İktidar medyasındaki "f.ö. borsası'yla Bank Asya'da parayı yöneteni çıkar, gariban öğretmeni karı-koca içeride tut. Damatları bırak, kermesçi teyzeleri topla" ikrarıyla, Cumhurbaşkanı'nın "lig bank" övgüleriyle âlây-ı vâlâ ile açtığı sözkonusu finans kuruluşunda en ufak bir işlem yapanlar kamudan ihraç edildiler, hapse atıldılar. (Dilek Güngör, Sabah,14.6.17)

İktidar partisi eski vekillerinin ihbarıyla, "Borsa kuruldu, milyon doları veren serbest bırakılıyor. Tutuklu iş adamları milyon dolarlar vererek 'itirafçı' adı altında tahliye ediliyor. Birçok yerde milyon dolarlar dönüyor..." (Şamil Tayyar, gazeteler, 18.3.18)

Ancak en vahimi, "topyekûn tasfiye furyası"nda tek kelime savunmaları alınmadan KHK'larla 125 bin kamu görevlisi yargısız ihrâç edilip 150 bin vatandaş gözaltına alınırken; özellikle özel vakıf, okul, dershane, sendika, üniversite ve medya kurumları kapatılıp mal varlıklarına el konularak bine yakın firmaya kayyım atanıp iflas ettirilirken, on bini aşkın işyerinin kapısına kilit vurulurken, yandaşlar pervasızca ödüllendiriliyor. (AA, 15.7.17)

Milli Eğitim Bakanlığı'nın "izin" verip resmî yazılarla teşvik ettiği özel-vakıf okullarda, dershanelerde, üniversitelerde okuyan öğrenciler "terörist" ilân edilip âileleriyle birlikte "irtibat ve iltisak"la cezâlandırılırken, aynı okul ve üniversitelerden mezun iktidar mensupları, milletvekili, belediye başkanı, bakan yapıldı; bazı yöneticileri bakanlıklara, kamu kurumlarına üst düzey bürokrat, devlet üniversitelerine yönetici olarak atandı...