"Süreç" ve Suriye operasyonu

"Komisyon"un çalışmalarının tavsadığı tartışmaları sürerken, "süreç"in Suriye'nin bölünmesini hazmettirme operasyonu olduğu gün geçtikçe ortaya çıkıyor.

Her ne kadar Amerika'nın Ankara Büyükelçisi ve Trump'un Suriye özel temsilcisi Tom Barrack, "PKK'yle hiçbir ilgisi yok, müttefikimizdir" dese de CIA belgelerinde "PKK'nın dördüncü kolu" olarak tanımlanan, terörist başının "manevî oğlum" dediği Mazlum Abdi'nin başında olduğu PYD/YPG üzerinden Suriye'yi dört parçaya ayırma senaryosu sahneleniyor.

Sykes-Picot'la Suriye'nin ve bütün bölgenin başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Batılı emperyalistlerin hegemonya ve çıkarları hesabına aralarında taksiminin yetersizliğini nazara veren Barrack'ın "federasyon altı model"le ABD ve İsrail'in "yeni Suriye ve bölge plânı"nı açıklamasının maksadı bu. Ve tam bu sırada terörist başının "Kürdistan coğrafyasını dörde böldüğü"nden yakındığı "Sykes-Picot"un artık devre dışı kalacağı" ifadeleri oldukça çarpıcı.

Bu açıdan "süreç"i başlatan Bahçeli'nin her fırsatta terörist başını "kurucu önder", "Kürtlerin lideri ve temsilcisi" diye lanse etmesine mukabil, milyonlarca oy alan DEM yöneticilerinin âdeta irâdelerini yok sayıp her defasında "süreç'in sahibi" olarak Öcalan'ı göstermeleri, "Komisyon' Öcalan'la görüşüp dinlesin!" ısrarları buna hamlediliyor.

AMA, PKK'NIN SURİYE'DE "DEVLETLEŞMESİ"

Bu arada önce Suriye'nin batısında her birinde yüzlerce sivilin katledildiği Lazkiye - Tartus hattında Alevîlerle, ardından ülkenin güneyinde Süveyde çevresinde tahkir ve tahriklerle Dürzîlerle ateşlenen olaylardan sonra YPG işgalindeki bölgelere, Halep'te Kürt mahallelerine askerî yığınak yapan HTŞ ile PYD/YPG arasında çatışma sinyalleri çakılması dikkat çekici.

Bu durumda "süreç"in hedefinin zaten dönemin İçişleri Bakanı'nın ifadesiyle sayıları 50-60'a inen yurtiçindeki ya da Kuzey Irak ve Kandil'deki teröristlerin tasfiyesi olmadığı, Suriye'nin kuzeyinde "PKK'nın devlet kurması" olduğu açıkça ifşa oluyor. (gazeteler, 29.8.25)

Ayrıca Öcalan'ın 2024'ten bu yana "PKK'nın Türkiye ve Irak'taki işlevi bitmiştir, militanlar Suriye'ye geçsinler" tâlimatıyla örgüt mensuplarının kâhir ekseriyetinin Suriye'ye geçip PYD/YPG'ye katıldığı vakıasıyla, KCK çatısındaki PKK gruplarının ancak yüzde 5'inin silah bırakmış olacağı, militanların kahir ekseriyetinin silâh bırakmayacağı belirtiliyor.

Bu yüzden daha evvel her fırsatta "Terör örgütü, İran, Irak ve Suriye'deki bütün unsurları ve uzantılarıyla silah bırakmalı ve kendini feshetmeli" restini çeken Cumhurbaşkanı'nın, en son "Türkiye, bölgede Kürtlerin de güvenliğinin teminatıdır" çıkışının PKK'nın 'SDG" adı altında bölgedeki 'özerkliği'nin "kabullendiği"ne yorumlanıyor. (gazeteler, 26.8.25)

"ORTADOĞU'DA YENİ BÖLME HAZIRLIĞI ..."