Cumhurbaşkanı'nın parti toplantısında "Nasıl Karabağ'a, Libya'ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız, güçlü olmalıyız ki bu adımları atalım" çıkışının, Filistin meselesini iç politikada kullanmanın son örneği olduğu ortada.
Belli ki Saray iktidarı, yeniden İsrail üzerinden siyaset yapma peşinde.
İSRAİL'E HER TÜRLÜ DESTEKTEN SONRA...
Bilindiği gibi yirmi iki yıllık AKP iktidarında İsrail'le 15 Temmuz 2004'te Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla, GAP'ı, KOP'u ve Tuz Gölünü içine alan tarımdan tohumculuğa, turizmden telekomünikasyona ve silâh alımı ihalelerine kapsamlı ekonomik, siyasi, enerji ve silâh alımı mutâbakatları, anlaşmaları ve işbirlikleriyle ilerletilen ticaret hacmi, "tek kişilik hükûmet"te yüzde 532'ye çıkarılıp daha da arttırılarak sürdürüldü.
Bununla kalınmadı; yine bu süreçte İsrail'in Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne alınması, ilk kez İsrail Cumhurbaşkanı'nın Ankara'ya dâvet edilerek TBMM'de konuşturulup alkışlanması, NATO tatbikatlarına katılması ve Türk Bayraklı Mavi Marmara yardım gemisine baskınla on vatandaşı katleden İsraillilerin yirmi milyon dolar karşılığında Türkiye'de ve uluslararası mahkemelerde yargılanmalarından cayılması kıyakları sunuldu, her türlü lojistik destek verildi.
Keza Azeri ve Kuzey Irak petrolü "gemicikler"le İskenderun'dan Hayfa'ya taşındı. İsrail'e Manavgat'tan su, Konya'daki Hava Kuvvetleri Koordinasyon Merkezinde İsrailli pilotların eğitilmesi, Malatya Kürecik'teki üste İsrail'e istihbarat...
Cumhurbaşkanı parti toplantılarında, meydanlarda, ekranlarda "Katil İsrail!" nutukları atarken, İsrail savaş uçakları Gazze'de hastaneleri, evleri, mülteci kamplarını, camileri bombalayıp çocukları, yaşlıları, kadınları katletmeye devam etti ve ediyor.
Bu arada soykırımı tam gaz sürdüren İsrail'e ticaretin yabancı aracılar, uluslararası şirketler üzerinden devam ettiği belirtiliyor.
Ve İsrail'in ilhak amacıyla bütünüyle işgal edip bombaladığı ve boşalttığı Gazze'yi uluslararası hukuka aykırı olarak "toplama kampına dönüştürtüğü", dehşetli soykırımla "savaş suçu işlediği" tesbitiyle Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanında açtığı davaya Ankara'nın hâlâ müdahil olmadığı haberleri çıkıyor.
"YANDAŞ MEDYA"DA CİDDİYE ALINMIYOR!