"Normalleşme" fiyaskosu
Büyük iddia ve beklentilerle ortaya atılan "yumuşama-normalleşme"nin kısa zamanda akametinin. siyasi samimiyetsizliğin sonucu olduğu birçok yönüyle ifşa oluyor.
Çarpık olan, "tek kişilik hükûmet"in ekonomiden dış politikaya bütün alanlarda iflasla "normalleşme"nin akametini de peşinen muhalefete fatura etmesi.
Yirmi iki yıldır iktidarda değil de yeni iktidara gelmiş ve kendiminden önceki hükûmet ülkeyi çökertmiş gibi ağır ekonomik çöküşte muhalefeti suçlama tuhaflığına başvurması.
Akaryakıttan gıda maddelerine zam üstüne zam sağanağını teğet geçerek en son iğneden ipliğe her şeye sirayet edecek elektriğe yüzde 38 zam yapıldığı günde belediyelerin suya ve ekmeğe yaptıkları zamları Cumhurbaşkanı'nın parti kampında diline dolamasında olduğu gibi.
"NORMALLEŞME TEZGÂHI" BOŞA ÇIKINCA...
Veya on üç yıldır bütün ikazlara rağmen Suriye'de işgalci emperyal ecnebilerin dayattıkları "işgal politikaları"na karşı Ankara'nın Şam'la işbirliği yapması çağrılarının aksine Şam yönetiminin devrilmesinde direterek ülkenin bölünüp parçalanması tefrikasında yer alırken, "sığınmacılar" üzerinden patlayan kışkırtmaların muhalefete yüklemesi gibi.
Belli ki tam da nakavt olduğu sırada rakibine sarılan boksör gibi muhalefeti bir defa daha siyasi tezgâha âlet etmeye yeltendi.
Ne var ki iktidardakilerin "yeni anayasa" perdesinde ömür boyu iktidarda kalma katakullisi boşa çıkınca yeniden "fabrika ayarları"na dönüldü; yıllardır her türlü tahkirli tahrikle savrulan zehirli nefret dili yeniden tedavüle sokuldu.
Bu yüzden seçilmiş belediye başkanları yargı kararı olmadan re'sen görevden alınıp yerlerine atanmış mülki amirlerin, partililerin "kayyım" olarak atanmasına devam edilirken, özellikle muhaliflerin yıllardır yargısız infazla bile bile hapiste tutulmasına karşı içte Anayasa Mahkemesi'nin, dışta AİHM'in "hak ihlâli" kararlarını Anayasaya açıkça aykırı olarak yargıya tepeden tâlimat"la uygulatmamaya devam eden Saray iktidarı, garip bir biçimde demokratik muhalefeti "hukukun yanında olmamak"la itham ediyor.