İktidarın "İsrail tahriki"
"Tek kişilik hükûmet"in İsrail'in soykırım ve zulmünü iç politika malzemesi olarak siyasette istimal ve istismarı devam ediyor.
Bilindiği gibi son yirmi yılda İsrail'e kıyaklar üstüne kıyaklar bahşedildi. Erdoğan'ın Başbakan olarak Davos'taki "one minute" çıkışıyla kamuoyuna "İsrail karşıtı" imajı pompalanırken, Filistin halkının ve İslâm dünyasının "veto" çağrısına rağmen Ankara'nın onayı ile İsrail, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile OECD üyeliğine alındı.
Bu arada Ankara'dakiler İsrail'in NATO üyeliğinin önünü açan ortak askerî tatbikatlara katılımını sağlarken, Gazze'ye insanî yardım taşıyan Türk bayraklı Mavi Marmara sivil yardım gemisine saldırıp on vatandaşı hunharca katleden İsrail askerlerinin "hiçbir cezâi-hukukî sorumluluklarının olmayacağı teminatıyla ve davalardan cayılmasıyla İsrail ödüllendirildi.
İsrail'in Birleşmiş Millet'in onca kararını çiğneyerek Siyonist saldırılarını sürdürdüğü, BM kararlarına aykırı yasadışı Yahudi yerleşim birimlerini kondurduğu sırada İsrail'le "istihbarat işbirliği" imzalandı. İskenderun limanından İsrail'in Hayfa Limanına resmî törenlerle ro ro seferleri başlatılarak İsrail'le ticaret hacmi kat kat arttırıldı...
Özellikle Trump'ın cüretlendirmesiyle Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" ilânı ve Suriye'ye ait Golan tepelerini işgali sonrası Ankara'nın İsrail'le ticarî ve ekonomik işbirliği resmi verilerle daha da derinleştirildi. Bu arada İsrail Cumhurbaşkanı TBMM'de konuşturularak alkışlandı...
YENİDEN KUTUPLAŞTIRMA SİYASETİ...
GAP'ı ve KOP'u (Konya Ovası Sulama Projesi) içine alan, tarımdan hayvancılığa, sulamadan tohumculuğa, turizmden telekomünikasyona, güvenlik ve çevreye uzanan geniş ekonomik ve ticari anlaşmalarla, İsrail'le yüzde 532 artan ticaret son Gazze katliamından sonra da kat kat arttı. Manavgat'tan su, Malatya-Kürecik'ten istihbarat gitti.
Malum, iktidardakiler daha ilk günde İsrail'le ticareti inkâr ettiler. Ardından iktidarın onayıyla yapılan ticareti devletin değil, özel şirketlerin yaptığı yanıltmasına başvurdular. Yandaş şirketlerin gemi-gemicikleriyle İsrail'e demir-çelik gibi silâh yapımında kullanılan maddelerden, gıdaya ve suya ve petrol gibi stratejik maddelere kadar Türkiye'den yapılan sevkiyat yapıldığı belgelenince altı ay sonra -9 Nisan'da- bu kez aralarında silâh yapımında kullanılan demir-çeliğin, barutun, uçak benzini ve jet yakıtının olduğu 150'den fazla malda ihracatın "kısıtlandığı"nı duyurdular.
Böylece İsrail'le ticaretin kesilmediği, el altından uluslararası şirketler ve üçüncü ülkeler üzerinden "Filistin'e gidiyor" paravanında yüzde bin 180 arttırıldığı ifşa olunca, iktidardakiler yeniden topyekûn muhalefeti karalayan yeni kutuplaştırma tahriklerini ateşlemeye başladılar.