Gündemi sabote katakullisi

VAZİYET

Günlerdir pompalanan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı ile ana muhalefet partisi Genel Başkanı'nın görüşmesinin daha ilkinin "boş koltuk krizi"yle başlaması, "iktidar cephesi"nin "yeni anayasa" ya da "anayasa değişikliği" atraksiyonunun amacını ele veriyor.

Doğrusu, Meclis'teki 23 Nisan resepsiyonunda Özel'i çaya çağırıp "cumhur ittifakı"nın biri 0.54, diğeri 0.1 oy alan iki partinin genel başkanlarından sonraki sırada kanepeye "spontane" sıkışık olan oturtmasıyla düşülen durumun sinyalleri verilmişti.

Resepsiyona katılan SP, GP temsilcileri ile Deva P. Genel Başkanı'nın davet edilmeyip "cumhur ittifakı" yöneticilerinin yanısıra bir tek Özel'i davet eden partili Cumhurbaşkanı'nın -günlerdir konuşulmasına rağmen- misafirini bile bile "görüşme" değil "kabul" oldubittisine mâruz bırakması dikkatleri çekti.

Onca yoruma rağmen, sözkonusu "görüşme"de "yeni anayasa" konusunun "müzâkeresi" bir yana gündeme dahi gelmemesi, hiçbir açıklamanın yapılmamasının iktidar partisi yöneticilerince "belli bir mesâfenin alınması"na bağlanması iktidardakilerin "yeni anayasa tuzağı"na dair değerlendirmeleri haklı kılıyor.

Her ne kadar "üçüncü koltuğun" Cumhurbaşkanının "parti başkanı koltuğu" olduğu ve "telâfi edileceği" söylense de, daha baştan açığa çıkan bu vaziyet bile iktidar partisinin "yeni anayasa" söyleminin öncelikle başta ekonominin içine sürüklendiği ağır çöküş olmak üzere ülkenin gerçek gündeminin sabote katakullisi olduğu açığa çıkıyor.

Ve 31 Mart seçimlerinde alınan büyük oy erimesinin perdelenmesi ve "tek adam rejimi"nin takviyesiyle Erdoğan'ın dördüncü kez Cumhurbaşkanlığının önünün açılması maksadını taşıdığı her haliyle sırıtıyor.

GARABET

"TRT ilkeli ve tarafsız"mış!

Tam da "yeni anayasa" tartışmaları devam ederken 60. yılını kutladığı "en kalbi duygularıyla selamladığı" TRT'ye medhiyeler dizen partili Cumhurbaşkanı'nın, AKP iktidarında,, "tek kişilik rejim"de her seçim ve referandumda fütûrsuzca "iktidar yanlısı" partizanca propagandanın başını çeken devlet kanalını "sorumlu ve tarafsız" diye övgüler dizmesi "pes!" dedirtiyor.

Görünen o ki iktidardakilere göre 14-28 Mayıs seçimlerinde diğer yanlı ve partizanca yayınlara ek olarak "cumhur ittifakı" adayına 58 saat canlı yayına"millet ittifakı" adayına sadece 52 dakika yer veren, 31 Mart seçimlerinde iktidar partisinin İstanbul adayına 29, Ankara adayına 17, İzmir adayına 26 dakika ayırmasına karşı muhalefet adayı rakiplerine bir saniye yer vermeyen devlet kananı, "kamu hizmeti yayıncılığının verdiği sorumluluğu gözetiyor"muş!

Saray ne isterse onu "çalıp söyleyen", seçim sürecinde sadece bir gün içerisinde canlı yayınlar ve haber bültenlerinde AKP Genel Başkanıyla adaylarına 6 saat 35 dakika 22 saniye yer vermesine mukabil ana muhalefet Genel Başkanını gece yarısı sadece 67 saniye ekrana getiren ve seksen beş milyonun vergileriyle har vurup harman savuran kamu kurumu, "örnek yayıncılığı sürdürüyor"muş!