Felâket "geliyorum!" demiş

TESBİT

Erzincan İliç Çöpler Altın Madeni'nde hâlen dokuz madencinin sun'i siyanürlü toprak dağı altında kaldığı göçük fecaati de göz göre gelmiş. Her ne kadar iktidardakiler, ısrarla "toprak kayması" deseler de göçüğün, uzmanların ifadesiyle patlamanın birkaç gram altın 100 -150 metre kazıyla tonlarca çıkarıldığı on milyon tondan fazla içinde ağır metal olan zehirli toprağın sıkıştırılmadan yığılmasından kaynaklandığı belirtmeleri dikkat çekici.

Nitekim 800 bin metre alana yayılan ve Enerji Bakanı'nın ifadesiyle 400 bin kamyonla ancak kaldırılacak toprağın daha bir gün önce işçilerin yığılı topraktan tepede çatlakların oluştuğunu bildirmeleri bu tesbiti teyid ediyor.

Aslında yüzde 20 hisse ile bir "yandaş" yerli şirketin ortağı olduğu Kanadalı şirketin işlettiği maden ocağının 135 kere denetlenmesinin hatta bir defasında üç ay kapatılmasının, baştan beri bu ocakta "sorunların" ve "sıkıntılar"ın olduğunu ortaya koyuyor.

Doğrusu, gelen tehlike ile ilgili çok ciddi uyarılar da yapılmış. Ve ne yazık ki bunlardan hiçbiri nazara alınmamış. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği'nin (TMMOB), "Madende yaşanan facia, göz göre geliyorum diyen bir fâciadır. 6 Aralık 2023 tarihinde İliç'de açtığımız iki ayrı davanın bilirkişi keşfindeydik. 2. Kapasite artırımı için Bakanlığın verdiği ÇED olumlu kararı ve açık ocak işletme genişletmesi için verilen ÇED gerekli değildir kararına karşı açtığımız davalardı. 'İliç Çöpler Altın Madeni işletmesi kapatılmalıdır ve rehabilite çalışmalarına başlanmalıdır' dedik. Facia geliyor dedik..." açıklaması bunlardan biri.

Ancak en çarpık olanı, ÇED (Çevre Değerlendirme) raporunu imzalayan dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Murat Kurum'un 21 kamu kurumundan görüş alındığı"nı ileri sürmesiyle "Bakanlığın görüşü değildir" diye "onay"ın karambola getirilmek istenmesi.

Oysa konunun uzmanları her ne kadar diğer bazı kurumlardan "görüş" alınsa da sonuçta ÇED raporunu imzalama yetikisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na ait olduğunu bildiriyorlar. Dahası bunu gibi ülkenin dört bir yayında bunun gibi yirmi siyanürlü altın madeni sahası olduğu ve bir kadarının daha açılmasına çalışıldığı haberleri çıkıyor.

Buna göre, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak "Ben ÇED raporlarına baktın; benim bir ilgim yok" diyen Kurum'un bütün suçu ve sorumluluğu diğer kurumlara yükleyip esas sorumlu kurum olan Bakanlığı "sorumsuz" çıkarmaya çalışmasının hiçbir ciddiyetinin bulunmadığını kaydediyorlar.

Bundandır ki "Aslında bu bir kaza değil, bu bir cinâyet, göz göre göre olmuş bir felâkettir" tesbitinde bulunan İyi Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta'nın tesbitiyle "bunu 'kaza' olarak adlandırmamak lazım. 'İkinci Çernobil' olarak adlandırabileceğimiz bir çevre felâketiyle karşı karşıya olabiliriz. Bu kadar büyük felaketin olma ihtimali çok kuvvetli olan bu yatırım için ÇED raporu düzenleniyor ve ÇED raporu onaylanıyor. Üstelik sadece Fırat'ın üzerinde değil, fay hattının da üzerinde bu havuzlar ve buna ÇED raporu verildi. Bakanlık onayladı, bu ÇED raporunu veren Bakan da bugün 'İstanbul'u mamur edeceğim' diye ortaya çıkan Murat Kurum'dur. Tabii bu felaketin baş sorumlusu Murat Kurum, bu kararları veren Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır" değerlendirmesi işin iç yüzünü açığa çıkarıyor.

İBRET

Şirketlere kıyak üstüne kıyak...