"Dış politika" tehditleri...

İsrail'in on altı bini çocuk kırk bin sivili katlettiği Gazze soykırımının onuncu ayında Lübnan'ı bombalayıp Hizbullah'ın iki numaralı ismini katlinin ertesi gününde Tahran'da Hamas liderlerinden Haniye'ye suikastın menhus maksadının yanısıra Cumhurbaşkanı'nın "Karabağ'a ve Libya'ya nasıl girdiysek İsrail'e de gireriz!" çıkışının akıbeti tartışılıyor.

Erdoğan Başbakan olarak önce "NATO'nun Libya'da ne işi var!" tepkisini göstermiş; ancak birkaç hafta sonra "NATO Libya'ya girmelidir" çarkıyla NATO çerçevesinde iki fırkateyn göndermişti.

Keza Karabağ'a da Türkiye değil, Azerbaycan girdi; Türkiye, teknik anlamda gönderdiği İHA - SİHA ve zırhlı araçlarla bunları kullanan ekiplerin desteğiyle kaldı. Azeriler de "Karabağ'da başka ülkenin gücü yoktu" diye gerçeği teyid ettiler. Yani ne Libya'ya ne de Karabağ'a Türk askeri girmedi; bu hususta TBMM'nin herhangi bir kararı bulunmuyor.

ÇARKLAR, VAHİM SONUÇLARA MAL OLUYOR

Bu bakımdan, "Libya'ya girdik" ifadesiyle Suriye'de Suriye ordusuna karşı savaş(tırıl)an Türkiye'den maaşlı binlerce ÖSO militanının sevki kastediliyorsa bu durum Ankara'dakilerin "Libya savaşı"nda küresel işgalcilerin hesâbına taşeron güçleri kullandığının itirafı olarak Türkiye'nin başına daha büyük belâlar duçar edeceği belirtiliyor.

Mâlum daha önce "Ben görevde olduğum sürece İsraille olumlu bir şey düşünemem" diyen Erdoğan, yıllar sonra Filistin'de çocuk, kadın, yaşlı ayırımı yapmadan katliam yapan İsrail'le "normalleşme"ye gitti. (Milli Gazete, 18.8.22) Ardından İsrail Ordu Radyosu'na "İsrail'le işbirliği 'bölgenin gerçeği', bizim İsrail'e, İsrail'in bize ihtiyacı var" demişti. (gazeteler, 2.12.22)

Böylece, "İsrail'le yeniden canlanan diyalogumuzu önemsiyorum. Ekonomi, ticaret ve turizm alanındaki ilişkilerimiz ilerlemektedir" diyen Cumhurbaşkanı, İsrail'le ticareti kat kat arttırıp işbirliğinin ilerletilmesine önayak olmuştu.

Bundandır ki Türk Yahudi Toplumu ve İslam Ülkeleri Hahamlar İttifakı üyelerinin "Tanrı, ulu efendimiz Erdoğan'ı korusun, boy verdirsin, yardım etsin, üstlere taşısın, şanını yüceltsin!" övgüleriyle "Anoten kutsama duası"nı almıştı.

Gerçek şu ki Cumhurbaşkanı'nın kamuoyunun gazını alma ve iç siyasette istimal amacıyla savurduğu tehditler "dış politikanın içte ucuzca istimali" olarak kalmayıp ülkeye ve millete vahim sonuçlara ve mâliyetlere mal oluyor.