"Deprem enkazı" duruyor...

6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçtiği halde "Türk tipi otoriter rejim"in kıskacındaki Saray iktidarının depreme karşı tedbir almak ve âfetin yaralarını sarmak yerine, bu konuda ciddi bir irâde ortaya koyamaması yine algı operasyonlarıyla, felâket üzerinden siyaset propagandasıyla savsaklanıyor.

Karartılan gerçeklerin başında iktidardakilerin on bir ili kapsayan deprem bölgesinde, seçim kampanyalarında "Biz yaparız" diye söz verdiği "deprem konutları" geliyor.

Cumhurbaşkanı ile Çevre ve Şehircilik Bakanları her fırsatta depremde yıkılan 650 bin konutun bir yıl içinde yapılıp teslim edileceğini söyledikleri halde hâlâ ancak verilen sözlerin onda üçünün tutulduğu görülüyor. Zira depremde evleri çöken vatandaşların onda yedisi hâlâ yazın sıcağında, kışın soğuğunda konteynerlerde kalıyor.

KONUT VAADİNİN YÜZDE 30'U TUTULMUŞ...

Bilindiği gibi depremden iki gün sonra ve devam eden günlerde iktidardakiler defalarca 650 bin konutun, yıkılan bütün konutların, bir yıl içinde yapılarak teslim edileceği vaadini verdi. Ardından birkaç hafta sonra partisinin grubunda vaadini yarıya indirdi; bu kez 319 binini bir yıl içinde teslim edileceğini muhalefetten gelen uyarılara karşı taahhüd ettiler. Ancak geçen bir yılda yapılıp teslim edilen konut sayısı 20 bini bulmadı.

İkinci yılda ise sözü verilen 650 bin konuttan toplam 201 bini yapılıp teslim edildi. Böylece son iki yılda verilen konut vaadinin ancak yüzde 30'u tutulabilmiş; vatandaşlara âlây-ı vâlâyla, çoğu kez muhalefeti ağır tahkirlerle suçlayan beylik lâflarla verilen vaadlerin yüzde 70'i tutulamadı.

Kaldı ki "Sözlerimizin hepsini tuttuk Allah'a şükür" ifadesine karşı özellikle en çok yıkımın olduğu Hatay, Adıyaman ve Maraş-Pazarcık'ta teslim edilen konut sayısı yüzde 20'nin de altında. Meselâ 256 bin konutun yıkıldığı Hatay'da sadece 46 bini verilmiş, yani verilen sözlerin ancak yüzde 18'i tutulmuş.

Çarpık olanı, ortadaki vakıaya rağmen Cumhurbaşkanı'nın milletin, depremzedelerin yüzüne bakıp "Deprem bölgesine verdiğimiz sözleri tutmanın mutluluğu içindeyim" yanıltmasında bulunması. Bu kez üçüncü yılın sonunda şimdi "Üçüncü yılın sonunda konutlar bitecek" vaadini tekrarlaması.

Bir diğer çarpıklık, açılan 2 bin 31 soruşturmadan bin 397'si hakkında iddianamesi düzenlenen deprem yargılamalarındaki fiyasko. Sorumluların ancak üçte birinin yargı karşısına çıkarılması; 2 bin 31 dosyadan sadece 75'inin karara bağlanmış olması; her 100 sorumludan 97'sinin haklarında hiçbir bir kararın verilmemesi.

DEPREM İSTİFHAMLARI DEVAM EDİYOR

Daha da vahimi, AKP iktidarında, özellikle "tek kişilik hükûmet"te önemli oranda iktidardakilerin ya da yakınlarının karıştığı onlarca, yüzlerce milyonluk, milyarlık rüşvet çarkı, yolsuzluk, kamu malının yandaşlara peşkeş çekilmesi, kayırma, hak gaspları ve kayırma, "çete, mafya-siyaset ilişkileri"ne dair muhalefetin Meclis'e verdiği bütün araştırma ve soruşturma önergeleri iktidar partilerince reddedilmesinde olduğu gibi deprem paralarının, yardımların, hibelerin, bağışların hesabının bir türlü verilmemesi; iktidarın "deprem vergileri"nin hesabını vermekten hep kaçınması...