Demokrasi mutâbakatı
Siyasette bir dizi manipülatif oyun oynanıyor. Farklı katakulliler dayatılıyor, aynı tezgâhlar sahneleniyor. Bir taşla birkaç kuş vurulmak isteniyor.
Bir yandan gündem saptırmasıyla ekonomik çöküşle dünyada "dördüncü", gıdada "birinci" yüksek enflasyonla pahalılığın üstü örtülürken, demokratik muhalefeti dağıtma, çatışma meydana getirerek etkisiz kılma ve sekteye uğratıp sabote etme tuzakları kuruluyor.
"İktidar cephesi"nin sürekli oy kaybetmesine karşı toplumda kamplaştırma ve kutuplaştırma kışkırtılıyor. Toplumun ayrışmasının yanısıra tetiklenen tartışmalarla muhalefetin bir araya gelmemesi için her türlü tahrik körükleniyor.
Ülkeyi yönetememe başarısızlığı vartasında "siyasetin sopası" olarak kullanılan yargı bile bile Anayasaya aykırı olarak siyasî kumpaslarda kullanılıyor. Bir Bakan'ın tahkirini aynen "iâde" eden İmamoğlu'na 2 yıl 7 ay 15 gün ceza verildiği "ahmak davası" iki yıldır istinafta bekletilirken, bir konuşmasında daha kürsünden inmeden yeni bir soruşturmanın açılmasında olduğu gibi "araçsallaştırılan yargı"yla muhalefetin adayları peşinen "suçlu" gösterilerek hukuk dışı takozlar konuluyor.
ÜLKEYİ YÖNETEMEME FİYASKOSU
Bu arada daha ilk döneminde Trump'ın imzaladığı Türkiye'nin başında Demoklesin kılıcı gibi sallandırılan "Zarrap rüşvet davası" ve 40 milyar dolar ceza kesilmesi tehditli "Halk Bank davası"nın yanısıra Amerikan Kongresi'nden geçirilen "Amerika'nın Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA)" kapsamındaki "ağır ekonomik yaptırımları" ile Türkiye'nin 12 milyar dolar ödediği F-35 programından çıkarılmasına karşı F-16'ların satışı şantajları devam ediyor.
Ve ABD'nin işgal ortaklarıyla silâhlandırıp her türlü lojistik destek verdiği bölgedeki maşası olan PYDYPG'yi tasfiye etmeyeceği herkesçe bilinirken, "PKK'nın silâh bırakacağı" propagandasının tamamen bir oyalama ve saptırma olduğu; terörist başıyla pazarlıkta Cumhurbaşkanı'nın 4. kez adaylığının önünün açılıp ömür boyu koltukta kalmasıyla "tek kişilik otoriter rejim"in tahkiminin hedeflendiği "süreç"in bir defa daha akamete uğrayacağı değerlendirmeleri artıyor.
Aslında bir yandan "toplumsal barış"tan, "iç tahkim"den dem vurup diğer taraftan muhalefete yönelik soruşturmaların, tutuklamaların yoğunlaştırılması, belediye başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyım atanması ve tehditlerin savrulması çarpık vakıayı ortaya koyuyor.
Neticede ülkeyi yönetememe fiyaskosunda muhalefetin içini karıştırma tahriklerinin ardı arkası kesilmezken, "tencere dibin kara, seninki benden kara" karalamasıyla "iktidar cephesi"nce "iliştirilmiş medya", "maaşlı troller" ve dezenformasyon merkezlerince üretilen isnad ve iftiralarla her türlü oyuna başvuruluyor.
"OTORİTER REJİM"E KARŞI...
Görünen o ki asıl amaç, iktidardan düşmemek. Zira "tek kişilik hükûmet"in düşmesiyle iktidar partisinin ANAP gibi kısa zamanda dağılacağı herkesçe biliniyor.